O Başkan’ın kaderi 'Yassıada' zindanlarında çizildi…
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Adı Cemil Keleşoğlu. Vikipedi kayıtlarına göre doğum tarihi yok.” 1939-1940 yılları arasında Acıpayam Kaymakamlığı, 1954-1955 yılları arasında Denizli ve 1955ı-1960 yılları arasında Konya valilikleri yapmıştır. Konya Valisi iken 1957-1958 yılları arasında aynı zamanda Konya Belediye Başkanlığı da yapmıştır. 27 Mayıs darbesinde tutuklanarak Yassıada'ya götürüldü.
14 Temmuz 1960 tarihinde Yassıada'da intihar etti. Yassıada'da oda arkadaşı olan eski Demokrat Parti Milletvekili Gıyasettin Emre'ye göre kendisini intihara iten sebep, buradaki teğmenlerden birinin onu herkesin gözü önünde dövmesiydi.
Karatay, Konya'da Cemil Keleşoğlu Lisesi vardır.”
Dün Ulucami’nin İmamı, Cemil Keleşoğlu‘ndan bahsedinceye kadar ne benim ne de cemaatin babasının demokrasi kahramanlarından biri olduğuna dair böyle ayrıntılı bir bilgisi yoktu.
Dedi ki:
“Cemil Keleşoğlu, Konya Valisi idi. Demokrattı. 27 Mayıs darbecileri onu Yassıada’ya zindana götürdü. Normalde cenaze başında siyasi içerikli konuşma olmaz, zaten bu da siyasi konuşma değil.
Yassıada’da ziyaretine gelen yakınlarına “Bu çocuğu mutlaka okutun. Akıllı, zeki bir çocuk, okusun vatanına, milletine yararlı büyük adam olsun” vasiyetinde bulundu. Nitekim onun bu sözü üzerine okuttular, o da vatanına, milletine hizmet etti”.
****** ***** ******
İşte O Yassıada demokrasi kahramanlarından Cemil Keleşoğlu’nun “mutlaka okutun, büyük adam olsun”diye vasiyet ettiği o çocuk, Bursa’da 1983-1995 arasına damga vuran Erhan Keleşoğlu’ndan başkası değildi.
Aile, babasının vasiyetini öyle güzel yerine getirmiş ki, Erhan Keleşoğlu Galatasaray’dan iyi derecede mezun olmuş. Ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamlamış. Stajını Fransa’nın başkenti Paris’te bankacılık sektörü üzerine yapmış, meslek hayatının büyük bölümü babasının vasiyeti üzerine kamu da geçmiş. Önce Türkiye İş Bankası’nda müfettişlik, ardından da Çukurova Sanayi İşletmelerinde Finans Müdürlüğü’nde bulunmuş.
60 darbesinde babasını kaybetmenin hüznünü ve yüreğinde açtığı derin yaranın acısını 80 darbesinin hemen ardından demokrasiye geçişte siyasete atılarak hafifletmeye çalışan Keleşoğlu, Rahmetli Turgut Özal Genel Başkanlığı’nda kurulan ANAP’ın Bursa kurucular kurulunda yer aldı. 1988’de de babasının kadim dostu Rahmetli Süleyman Demirel’in isteği doğrultusunda DYP’ye geçti ve bu partinin Bursa’da il sekreteri oldu.1989 yerel seçimlerinde de Bursa’nın 3 merkez ilçeye bölünmesiyle Osmangazi’nin ilk kurucu belediye başkanı seçildi. Hem de o seçimlerde Türkiye’de büyükşehirlerde SHP rüzgarı eserken, DYP sadece Bursa’da 3 merkez ile bir büyükşehiri kazanan parti oldu.Yani Bursa merkez sağın kalesi olduğunu bir kere daha ispat etti.
****** ****** ******
Kendisiyle de belediye başkanlığının 5 veya 6. aylarında tanıştım. Ben ise okuldan mezun olmuş, henüz 1 yıllık gazeteci olarak İstanbul’dan yeni gelmişim. Asil Nadir’in Günaydın Gazetesi’nin belediye muhabiri olarak ilk görev yerim Atatürk Caddesi ‘ndeki tarihi Belediye Binası idi.
Manzara aynen şu:
2 katlı tarihi binanın üst katında rahmetli ilk Büyükşehir Belediye Başkanı Teoman Özalp’ın makam odası, hemen karşısındaki büyük odada Meclis Toplantı Salonu vardı.Alt katta yanyana 3 küçük oda. Birinde Yıldırım Belediye Başkanı Zeki Eke, diğerinde Nilüfer Belediye Başkanı Rahmetli Ziya Güney ve yanında da Osmangazi Belediye Başkanı Erhan Keleşoğlu’nun makam odaları. Kapıda küçük isim tabelası, içeride bir masa, 2 sandalye. Hafızam yanıltmıyorsa, iki belediye başkanını sekreterleri de aynı odayı kullanıyordu.
Süreçte, ben muhabirliği, o belediye başkanlığını öğrendi. İtiraf etmeliyim, kısa zamanda iyi yol kat ettik. Çok güzel yıllardı. Ne onda ne diğer 3 belediye başkanında kibirden, egodan en ufak eser yoktu. Özellikle Zeki Eke ile Erhan Keleşoğlu iki iyi dosttu. Kaldı ki o beraberlikleri belediye başkanlığının bitiminden sonra da hiç ayrılmadan devam etti.
Ulucami’de yıllar sonra karşılaştığımda ağlayan gözlerle Zeki Başkan”Hiç ayrılmadık,taa ki öldüğü geceye kadar Mersin Anamur’da ben alt katta, o üst katta oturuyorduk.O’nu çok özleyeceğim” diye zar zor konuşabildi.
Dedim ya o çok iyi bir insandı. İyi bir belediye başkanı idi. Tarihi binanın küçük odasından yokluklar içinde koskoca Osmangazi Belediyesi’ni kurup, kurumsal hale getirmek, halkına belediye hizmetleri götürmek ve dahası onların gönlünde apayrı yer edinmek hiç kolay değildi.O bu zor olanı başardı.
Benimle beraber o dönemde belediye muhabiri olarak görev alan İlkay Balaban, İhsan Aydın, İhsan Bölük, Serkan İnceoğlu, Özlem Üney, İrfan Altıkardeş, Okan Tuna,Yüksel Baysal, Tayfun Çavuşoğlu, Sevinç Fevzioğlu, Mustafa Özge, Şengül Demirel, Aysın Komitgan ile 15 gün önce toprağa verdiğimiz Türkan Genç’ten çok çekti. Eleştirel haberlere hiç kızmaz, “niye yazdın?” diye tepki göstermeyen anlayışlı bir yapıya sahipti. Hatta biz belediye muhabirleri olarak aramızda hiç kayırma bile yapmaz, zaman zaman bizleri özel toplantılarda ağırlayarak, mesleğin dışında ağbi-kardeş ilişkisini ve arkadaşlarla aramızdaki meslek dayanışmasını pekiştirirdi.
Vel hasılı o babasının nasihatını yerine getiren vatanına, milletine yararlı iyi bir insandı. Demokrattı. İyi bir belediye başkanı, iyi bir siyasetçi idi. Başarılıydı, dürüsttü, temizdi, nezaket sahibi, beyefendi idi. Belediye başkanlığının son döneminde mecliste çalışma raporu onaylanmayarak,siyasi çıkarlar ve oyunlarla partisi dahil, muhalefet partilerinin meclis üyeleri düşürmek istedi ama başaramadılar.
Bugün o yıllara tanıklık etmiş Bursa halkına sorun bir tanesi bile size “ Çaldı, çırptı, rüşvet aldı, görevini kötüye kullandı” diyemeyeceği gibi “Osmangazi’de şöyle kötü eser bıraktı” da diyemez…
Kendisine Allah’tan rahmet, eşi Kıvılcım hanım ile oğlu, kızı ve yakınlarına sabır diliyorum.