07 Kasım 2025 - Cuma

Sizin cehenneminiz aslında bu halkın ta kendisi!...

O yüzden millet 23 yıldır her şeye rağmen kesintisiz Tayyip Erdoğan’a ve Ak Parti’ye oy verdi. Yani aslında Gültekin’in de içinde bulunduğu kesime cehennem azabını yaşatan Erdoğan ve Ak Parti değil, oy veren yüzde 51, yüzde 54’lik seçmen.

Yazar - Cennet Yüzer Cankılıç
Okuma Süresi: 8 dk.
91 okunma
Cennet Yüzer Cankılıç

Cennet Yüzer Cankılıç

cankilic@ritimhaber.com -
Google News

Gazeteci Levent Gültekin’in youtube’daki videolarını genelde izlerim. Kendisini diğer yorumculardan biraz ayırırım. Çünkü olaylara bakışı çoğu zaman gazeteciliğin gerektirdiği etik çerçevededir ve akıcıdır. Eleştirileri öyle kindar ve hakaretvari değildir. Ak Parti’nin 3 Kasım seçimlerinin yıl dönümünde eleştirel bir yayın yaptı…

İlk olarak 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal yapıyı anlattı. Bugün 20-25’li yaşlardaki gençleri saymazsak, hepimiz o krizli, kaoslu dönemleri yaşadık. Anlattıklarını az bile buldum. 23 yıl önce yüzde 36 ile sandıktan güçlü çıkan Ak Parti’nin umut olarak görüldüğünü vurguladı. Sonra bugünkü ekonomik ve siyasal durumdan bahsetti.

Türkiye demokrasiden uzaklaşırken, otoriterliğe kayarken, kurumlar ortadan kalkarken, hukuk yerle bir edilirken, gençleri ülkeyi terk etmenin yollarını ararken, bir avuç azınlık dışında herkes mutsuz, umutsuzken 23 yılı destan olarak anlatan bir reklam filmi hazırlamışlar” dedi.

Ardından da ellerini kaldırarak isyan etti:

23 yılın sonunda burayı Cennet’e çevirdik diyorsunuz. Yahu sizin Cennet’iniz bizim cehennemimiz olmuş, bunu anlamıyorsunuz”.

…..           …..

İşte bu cümleye takıldım,kaldım. Empati yaptım.

Levent Gültekin haklı. Hiç böyle düşünmemiştim.

Dünyaya sağdan bakan, deyim yerindeyse aracının direksiyonu bile hep sağa çeken (o yüzden şehirlerarası yolda sağdan sağdan, yavaş yavaş giderken, hatta radyoda “Ceddin Deden” marşına bağıra bağıra eşlik ederken koca tır gelip beni önüne sürükledi ya. Neymiş sağdan gittiğim için kör noktasına gelmişim. Bu kadar basit) bugün iktidarda CHP ya da sol başka bir parti olsa idi ve bu parti 23 yıl kesintisiz ülkeyi yönetse idi, ben ve bizler n’apardık?

Aman Allahım…Düşüncesi bile korkunç.

Kesin Levent Gültekin gibi cehennem azabı yaşardık.Tır şoförü gibi görmezdik!

Kolay mı? 23 yıl kesintisiz sol parti iktidarı, 23 yıl ne kadar da başarılı projelere imza atmış, ülkeyi büyütmüş, hatta halkının ekonomik refahını yükseltmiş vs.vs. olsa bile insan bir yerde “bu kadar da olmaz.Yeter artık” der mi? Der.

Kendi adıma söylüyorum.

İnanın bugün Levent Gültekin’den daha ağır yorumlarda bulunurdum.

……           ……

Ki, 3 Kasım’dan 2002 seçimlerinden önce 3’lü koalisyon döneminde DSP iktidarında olduğu gibi. Rahmetli Başbakan Bülent Ecevit’i “ülkeyi Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in fırlattığı anayasa kitapçığın dolayı ekonomik krize soktu” diye basiretsizlikle itham etmiştim. Yine yerelde Büyükşehir ve 3 merkez ilçenin DSP’li belediye başkanlarının Bursa için büyük bir zaman kaybı olduklarına kadar yapmadığım eleştiri kalmamıştı. Tabii hepsi basın ahlak kuralları içinde, etik çerçevede…

Nitekim, 90’lı yılların sıradan insanları ülkeyi buhrana sokan bu 3 yılık kötü yönetime daha fazla katlanamadı. 3 Kasım 2002 seçimlerinde “ben bu ülkenin makus talihini değiştireceğim” iddiasında bulunan Tayyip Erdoğan başkanlığında henüz bir buçuk yıl önce kurulmuş Ak Parti’ye oy verdi.  

Ak Parti‘nin Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında genelde (özellikle 2018’e kadar)ve yerelde (özellikle Rahmetli Hikmet Şahin’in Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde) fersah fersah ekonomik, sosyal, siyasal alandaki kalkınma hamlelerini hizmet heyecanını, ülkedeki umut havasını, vesayet halkalarının kırılmasını, özgürlükler açılımını, demokratikleşme adımlarının ve yol,köprü,hastane,okul gibi imar hızlılığını hiçbir iktidarın, hiçbir hükümetin icraatlarıyla kıyaslayamayız. Cumhuriyet’in ilanından, 1950 demokratik sisteme geçişten sonra bu toprakların gördüğü 3. büyük değişim ve modernleşme süreci  ….

2018’e kadar diyorum. Sonrasında ise Türkiye’yi tek başına değerlendirmemek lazım. Dünyada dengelerin, güç odaklarının değiştiği, açılımların yerini kapanmaların, barışın yerini savaşların aldığı, teknolojik gelişimlerin savunma sanayilerine kaydığı bir süreçte Türkiye de gücünü bu yeni trendlere kaydırdı. İçeride de yüzyılın depremleri, darbe girişimleri, terör saldırıları, sokak eylemleri, pandemi, ambargolar derken ve buna kısmen de ampulün ışığının parlaklığını kendi gücüne devşirmek isteyen liyakatsızlar, ehliyetsizler eklenince doğruya doğru ekonomide ipin ucu kaçtı.

Zaten ülkenin içinde bulunduğu şartlar malum. Kimse pembe tablo çizemez. Geminin içinde hepimiz varız. Hayat şartları gerçekten ağır. İşadamı için de,işçi için de. Emekli için de, beyaz yakalı için de. Yüksek enflasyon, yüksek faiz sarmalında, yüksek vergi baskısında yatırımdan, üretimden, istihdamdan, paranın ve ürünün serbest dolaşımından, eğitimin ve sağlığın kalitesinden bahsetmek bırakın ekonomi kurallarını, doğa ve fizik kurallarına bile ters.

……               …..

Lakin, yaşanılan ağır şartlara rağmen milletin çoğunluğu yine de Erdoğan’dan ve Ak Parti’den hiç vazgeçmedi. Her seçimde kendi oy rekorunu kırdı. Hadi iddia edildiği gibi “tek adam rejimi oyları çaldı, manipüle etti ”diyelim. Lokal bazda küçük bir seçim bölgesinde bunu yapabilirsin belki, ama ülke genelinde 200 bine yakın sandıkta, üstelik açık tasnifte Millet İttifakı’ndan 3 buçuk milyon oyu alıp Cumhur İttifakı’nın hanesine dünyanın en iyi sihirbazı da olsan kaydıramazsın.

Bugün güçlü lider, güçlü ittifak ve tek başına iktidar yönetiminde bir ülke olmasa ve de İmralı’ya gidilmesi bile acı iken, Apo’nun Meclis’e getirilmesinin dillendirilmesi dahi yüreklerimizi yakarken, kabul etmek gerekir ki Bahçeli’ninMilli Birlik Projesi” uygulamaya konulmasa idi fotoğrafın büyüklüğünde şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki: Ülkemiz büyük bir saldırı altında olurdu.

O yüzden millet 23 yıldır her şeye rağmen kesintisiz Tayyip Erdoğan’a ve Ak Parti’ye oy verdi. Yani aslında Gültekin’in de içinde bulunduğu kesime cehennem azabını yaşatan Erdoğan ve Ak Parti değil, oy veren yüzde 51, yüzde 54’lik seçmen.

Tabii gelinen süreçte AK Parti’ye karşı bir kırılganlık, bir burukluk, bir sessizlik var. Sadece seçmeni değil, Ak Parti teşkilatları da ülkenin içinde bulunduğu durumdan rahatsız. MHP olmasa bu sessizlik, burukluk daha da artacak. Mesafe açılacak.2018’den bu yana Bahçeli’nin ve MHP’nin desteği ise halk için tam bir güven unsuru oluşturuyor.

Yani kısaca eğer suçlu varsa o da Erdoğan’dan vazgeçmeyen bu halkın kendisi…Çünkü bir AK Parti’ye bakıyor, bir de muhalefete, bir Reis’e bakıyor bir de ana muhalefetin içindeki kavgaya. Son dönem politikalarını, yönetme yetkisini beğenmese de yine de”içlerinde en iyisi bu “ diyor.

Gazeteci Levent Gültekin’in diğer eleştirilerine gelince şerh düştüğüm pek çok değerlendirmesi var. Ekonominin dışında eşitlik, adalet, özgürlük, umut gibi alanlarda Ak Parti’ye karşıdan bakınca karne pek iyi değil ama yazılacak yeni bir yol hikayesi ile teşkilatlardan kabineye, anayasadan kanunlara kadar, imardan sosyal projelere kadar değişim ve yenilenme fırtınası ile yeniden umut meşalesi yakılabilir. Yeniden kalkınma modeline geçilebilir. Artık ölümü gösterip sıtmaya razı etmek yerine ateşi düşürmesi lazım.

Dip not: Uzun bir yazı oldu. Şimdi yazımda anlatmak istediğimi anlayamayan, “sonradan görme Ak Partililer çıkacaktır, “bak bak nasıl çakmış” diyecektir. Ben de peşin peşin onlara diyorum ki, zaten ben siz anlayasınız diye yazmadım. Laf adam olana söylenir. Ucuz siyaset yapacağınıza, Cumhurbaşkanı’nın omuzlarındaki yükü biraz alın.

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları