Bu sese kulak vermek gerek!
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Yıllarca devlet hastanelerinde doktor ve idari yönetici olarak çalıştı. AK Parti'nin Bursa'da en güçlü olduğu dönemlerde başhekimlik görevi de yaptı. Şimdi özel sektörde. Birlik Vakfı camiasından. Sağ tandanslı. Muhafazakâr yapıya sahip. Kendine göre Allah yolcusu, çevresine göre dindar.
Ama bağnaz değil. İyi bir Erdoğan sempatizanı. İyi bir AK Parti seçmeni.
Daha doğrusu idi!.. İsmi bende saklı.
Dün kendisiyle karşılaştık.
Benim siyasi kimliğimi de bildiği için doğrudan söze girdi.
"Ne olacak bu ülkenin hali? Bir taraftan ekonomik kriz derinleşerek devam ediyor, işsizlik yüzde 15'lere dayanmış. Gençlerde işsizlik oranı yüzde 20'lere çıkmış. Her gün zam üstüne zam geliyor. Diğer taraftan siyasi kutuplaşma had safhaya ulaşmış. Yazık çok yazık!"
Ben yoruma katkı koyamadan devam etti:
"15 Temmuz'da birlik ve beraberlik sergilememiz gerekirken bile ayrıştık."
Sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan'a getirdi:
"Tamam partili cumhurbaşkanısın. Ama hiç olmazsa 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'nda herkesi kucaklayıcı konuşma yapsaydı, 'o partili, bu partili' diyerek ayrışmayı daha da derinleştirmeseydi iyi olmaz mıydı?"
'Elbette iyi olurdu' diyecektim, yine fırsat vermedi. Anladım ki içini dökecek.
Devam etti:
"Maalesef AK Parti, 2002'de kurulduğu günlerdeki AK Parti değil. Cumhurbaşkanımız da öyle. 'Yasaklarla, yolsuzluklarla, hukuksuzlukla mücadele edeceğim' diye geldi. Millet olarak güvendik, peşinden gittik. Evet, ilk başlarda çok iyi işler yaptı, Ama şimdi? Adaletsizlik, eşitsizlik, hukuksuzluk, yolsuzluk, ekonomik kriz derin bir şekilde ülkeyi sarmış durumda. Tam da sıkıntılı bir süreçten geçtiğimiz dönemde"
Sonra bana biraz üzgün ifadeyle bakarak:
"Cennet Hanım belki siz farkında değilsiniz, içinde olduğunuz için ama AK Parti maalesef eriyişe geçti. Çünkü halkın güvenini kaybediyor. Bak, 5 -6 ay önce adını sanını bilmediğimiz birisi çıkıyor, İstanbul'u alıyor. Seçim tekrarlanıyor, aradaki fark 13 binden 800 bine çıkıyor. Bu öyle küçük ve ince bir mesaj değil. Osmanlı şamarı yedi. Ama bakıyorum ki gelişmelere, şamar etkilememiş!"dedi.
Ardından da iç geçirip yakındı:
"Bu millet Cumhurbaşkanı'na ne istediyse verdi. Hep arkasında durdu. AK Parti'nin daha da güçlenmesi gerekirdi. FETÖ ile mücadele de tam anlamıyla göz boyamaca. İçeride pek çok masum insan var. Gazeteciler var. Adalet mekanizmasının tartısı şaşmış. Kurumlar zayıflamış, yeni sistemi destekleyen halk şimdi sistemden yakınır hale gelmiş. Hakikaten desteklediğim, oy verdiğim, güvendiğim partinin bu durumlara gelmesine üzülüyorum. Çünkü Türkiye'nin bu partiye ihtiyacı var. Şu kritik dönemde siyasi boşluk doğarsa, iktidar bu şekilde halk tarafından eleştirilirse yazık olur"
Sözü MHP'ye getirdi:
"Ne zaman ittifak kuruldu, AK Parti merkezden sağa doğru kaymaya başladı. Sanki AK Parti'yi bitirme projesi. Anlamış değilim!"
Sonra bana bakarak sordu:
"Bunu buralardan biz görüyoruz da siz görmüyor musunuz? Ankara görmüyor mu?.. Ben bu yaşıma kadar bu partinin ve Milli Görüş'ün uzantısındaki partilere oy verdim, şimdi gidip MHP'ye ve CHP'ye nasıl oy veririm?"
Bu konuşmayı neden mi aktardım?
İster 'AK Parti seçmeni olarak sıradan biri' deyin, isterse 'Toplumun içinde muhafazakâr cephede okuryazar, düşünen ve kanaat önderi aydın biri' deyin. Erdoğan ve partisinin peşinden gitmiş biri olarak gelinen noktada oyunu verdiği, desteklediği siyasi partiyi bugün hatalarından, eksiklerinden dolayı eleştiriyor. Eleştiriyor ki sesinin duyulmasını istiyor. Ve bu şahsın serzenişleri bireysel de değil, son dönemde partinin eskilerinden, halktan kime dokunsan buna benzer sözlerle karşılaşıyoruz!..