Yangınlar aklı-selim hepimizde “bu kadarı da olmaz” dedirtti!
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -
Hafta sonu gazeteci ve sağlık çalışanından oluşan küçük bir arkadaş grubumuzla bir ay öncesinden rezervasyonunu yaptığımız Bulgaristan-Varna’da idik. Yola çıktığımızda 10 şehit verdiğimiz Eskişehir Seyitgazi mevkiindeki yangın daha yeni yeni söndürülmüştü. Grubumuzda Seyitgazi’den gelen arkadaşlar da vardı. Anlattıkları TV’lerden gördüğümüzden daha acı idi.
(O acıyı saatler sonra Bursa olarak Türkiye’nin en büyük yangın felaketinde bizim yaşayacağımızı bilmiyorduk. O yüzden sonrası bizim için tam bir pişmanlık, üzüntü ve endişe idi)
Varna’ya vardığımızda ise Antalya’nın Gazipaşa ve Serik ilçeleri ile Mersin Silifke’de yeni yangınlar çıktığı haberini aldık. Her birimizde aynı endişe, aynı soru:
“Bu kadarı da artık tesadüf olamaz”.
“Gelirken gördük Bulgaristan da bizim gibi yemyeşil, neden buralarda yangın çıkmıyor? Avrupa’dan neden yangın haberi almıyoruz?”
Tabii akabinde kamuoyunda yaygın dolaşan dezenformasyon iddiaları aramızdaki konuşmalarda da ister istemez konu edildi. Hepimizin akademik eğitim düzeyi yüksek olduğu için sohbetimizde bilimsel temele oturtamamakla beraber o kurt beynimizi kemirmeye devam etti. Sonuçta alışık olmadığımız durumdu. Kimin ihmali ve ya kastı varsa, bir an evvel bulunup cezalandırılmalıydı.
Çok geçmeden Bursa’dan acı haberi aldık. Bu sefer Gürsu ve Kestel’in sırtını dayadığı o yemyeşil , ciğerlerimizin nefesi Katırlı Dağları yanıyordu. Mazideki “Yeşil Bursa”dan geriye kalan yerler yani.
Hiç birimiz o gece uyuyamadık. Hepimiz Bursa’dan gelecek haberlere kilitlenmiştik. Çaresizlik bir taraftan, ciğerlerimizin yanması diğer taraftan, endişeler ve kaygılar her taraftan kuşatmıştı. Ertesi gün yurda dönerken yeşil vatanın en yeşili olan yeşil Bursa tarihinin en büyük orman yangınıyla boğuşuyordu.
Akıllarda yine deli saçması sorular?
“Neden yeşil vatanın her köşesinde aynı anda yangınlar çıkıyor? neden biri söndürülmeden diğeri başlıyor? Biz Türkiye’den çıkış yaparken Orman Bakanı İbrahim Yumaklı son 2 gün içinde 76 yangın çıktığını ve hepsiyle mücadelenin sürdüğünü söylüyordu. Rakam büyük mü büyük…
Tamam havalar mevsim normallerinin çok üstünde seyrediyor. Hepsi de insan atığı cam ve metallerden, sigara izmaritlerinden ve piknik için söndürülmemiş ateşlerden ya da trafo tellerinin birbirine çarpmasından çıkmış olamaz herhalde…
-Hepsi ihmal ve dikkatsizlik mi ?
-Hepsi de tesadüf mü?
-Hiç mi kumpas yok?
Bir ara mesleğim gereği şüphecilikle ben de bu komplo teorilerine kendimi kaptırdım, benim ki tabii daha diplomatikti. “Yok yok, kesin İsrail’in işi, sonuçta toprağımızda gözü var ya “ diye mırıldandım.
Çevreme bakındım, Bulgaristan hakikaten yemyeşil ormanlarla kaplı idi.
“Neden sadece bizde?” yaşanıyordu, diye ister istemez sorguluyorsunuz.
YUNANİSTAN VE BULGARİSTAN’DA DA YANGIN ÇIKTI
Kırklareli Dereköy sınır kapısından giriş yaptığımızda Bursa Harmancık’da yangın başladığı haberiyle bir kere daha yıkılırken, AA’dan gelen bildirim şaşırttı:
“Komşumuz Yunanistan ve Bulgaristan orman yangınlarıyla boğuşuyor”.
Haberde “Yunanistan'da Atina'ya 30 km. uzaklıkta yaşayanlar tahliye edilirken Bulgaristan'da ise Lesovo kenti yakınlarında başlayan yangın Türkiye sınırına ulaştı.
Bulgaristan'daki yangında alevler Edirne'nin Lalapaşa ilçesine bağlı Uzunbayır köyündeki sınır tellerine kadar ulaştı” deniliyordu. Hatta Yunanistan yangınlarla mücadele için AB’den yardım talebinde bulunmuş ve su helikopterleri gönderilmiş.
DEMEK Kİ KOMPLO TERORİLERİNİN HEPSİ BOŞ MUŞ!
Elbette başta ülkem olmak üzere hiçbir dost ve düşman ülkede bir ağacın bile yanmasını istemem, istemeyiz de…Çünkü geminin içinde hep birlikteyiz.
Ancak, bu yangınlarla günlerdir içimizi dağlayan, beynimizi kurt gibi kemiren şüphelerden de biraz arınmış olduk!
Demek ki pek çok bölgemizde yaşadığımız orman yangını sadece bize mahsus değil miş!
Demek ki, Harmancık yangınını FETÖ mensubu bir şüphelinin çıkarması dışında en azından diğerleri kumpas ya da terör saldırısı değil miş!
Demek ki, sosyal medya üzerinden topluma pompalanan burada yazmaktan bile imtina ettiğim rant ve çıkar amaçlı iddialar, provokasyon amaçlı dedikodular tahmin ettiğim gibi doğru değil miş!
Kaldı ki, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı da sosyal medya üzerinden toplumun hassasiyetine dokunan maksatlı algı çalışmasına yönelik medyaya açıklamalarda bulundu.
Hadi diyelim ki bu açıklamalara inanmak istemeyenler var. Orman yangınlarının maksatlı çıkarıldığını ve söndürme çalışmalarının teknik ekipman nedeniyle yetersiz kaldığında hala ısrar edenler var diyelim. Ki, var…
Onlara da Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hasan Türkyılmaz’ın şu açıklamasını aktarmak istiyorum:
“Öyle ki normalde dünyanın en soğuk bölgelerinden Kanada'nın kuzeyinde mayıs ayından bu yana 5.5 milyon hektar ormanlık alan yandı. Rusya'nın Sibirya bölgesinde de 629 bin hektarlık alan küle döndü. ABD'de de birçok eyalette 29 Haziran'dan bu yana yangınlar devam ediyor. Artık bu durum bir yangın pandemisi halini aldı. Bu yaşananlar bir afet dönemidir. Ayrıca sıcaklık rekorları kırılıyor. Güneş ışınlarının yakıcı etkisi ve taban sularının azalmasından dolayı ağaç yaprakları da dökülüyor. Bu durum maalesef ormanlık alanlarda yangınların çıkmasını kolaylaştıran bir etken."
Yazının dip notu:
Bilim insanları bundan sonra meteorolojik olayların peş peşe yaşanacağını belirtiyor. Bizim de ivedilikle tarım, su, hayvancılık ve iklim politikalarını yeniden belirlememiz gerekiyor. Bu arada Bursa’daki yangına müdahale ederken su tankerinin devrilmesi sonucu kazada can veren Ahmet Demirel, Mehmet Şimşek ve Kazım Bayrak’a da Allah’tan rahmet diliyorum. Ben bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde Harmancık-Orhaheli ilçemizdeki yangın hala devam ederken, Karabük’teki yangın 6. gününü doldurmuş, İzmir’de de yeni bir yangın daha çıkmıştı.
