Asgari ücret ne kadar olacak?
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Bu sene “asgari ücret zammı kaç TL olacak?” tartışmalarına çok erken başladık. Normalde tartışmalar Kasım’da başlar, Aralık ayı sonuna doğru neticelenirdi. Bu sene öyle olmadı, Eylül'de başladı.
Nasıl başlamasın ki;
Türkiye'de asgari ücret, işçi sınıfının belirli bir kesimini değil, tüm çalışanları ilgilendiriyor. 10 milyon civarında işçi asgari ücret civarında ücret ile çalışıyor. Diğer gelirlerinin asgari ücretten daha az artırılması tüm ücretleri asgari ücrete yaklaştırıyor.
Kaldı ki….
Türkiye’nin ekonomik tablosu ortada. Yaşadığı kriz malum.
Sağ olsun, “kurtarıcı rolündeki” Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek bir türlü dizginlenemeyen enflasyon oranlarına rağmen sürekli Türkiye’nin makro ekonomik tablosunun iyileştiğini söyleyerek motivasyonu yüksek tutsa da, aşağıda mikro ölçekli tablo hiç iç açıcı değil.
Sanayi kenti olarak Bursa bu tablodan çok etkilendi. Tek tük küçük işletmeler dışında öyle kapanan büyük fabrika yok ama vardiya sayısını 3’ten 2’ye, 1’e indiren ya da üretimi azaltarak işçi çıkaran ve dahası eski işçilerini çıkarıp, yerine asgari ücretten yeni işçi alan fabrikalar ile ticarethaneler var.
….. ……
2023 yılı itibarıyla Türkiye'de net asgari ücret 11.402 TL, brüt ise 13.414 TL idi. Geçen yıl 2024 yılı için asgari ücret net 17.002,12 TL ve brüt 20.002,50 TL olarak belirlendi. Böylece asgari ücrete %49 oranında zam yapılmış oldu.
Peki 2025 yılı için de asgari ücrete yüzde 49 oranında zam yapılır mı?
Biraz altında evet. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı yıllık bazda yüzde 47.09 olduğuna göre;
Beklentiler de zam oranıyla aynı paralelde yüzde 47.09’a yükselmiş oldu.
Bu durumda net 25.000 TL oluyor ki, yeterli mi?
En fazla 3 ay yeter. Sonra tekrar geçim derdi başlar.
Çünkü olumlu olduğu kadar olumsuz etkileri daha fazla olacak.
Her ne kadar hükümet kemer sıkma politikasında tüketimi azaltmaya çalışsa da asgari ücret gelirinin artması tüketim harcamalarını da artırır. Bu da talep artışı sayesinde ekonomik büyümeye katkı sağlayabilir. Perakende, gıda, hizmet gibi sektörlerde gelirlerin artması beklenir.
Kısmen de olsa yoksulluğu azaltır. Çünkü daha yüksek bir asgari ücret, bireylerin temel ihtiyaçlarını daha kolay karşılamasını sağlar. Bu, yaşam kalitesinin artmasına ve sosyal eşitsizliğin azalmasına yol açabilir.
Yine daha yüksek maaşlar, daha fazla gelir vergisi ve sigorta primi toplanmasını sağlayabilir. Bu, kamu bütçesini destekleyebilir.
Ayrıca işçilerin gelirlerinin artması, iş tatminini artırabilir ve dolayısıyla üretkenliği yükseltebilir.
…… …..
Negatif etkilere gelince;
Asgari ücretin bu kadar yüksek artması, üretim maliyetlerini artırır. İşverenler bu maliyetleri ürün ve hizmet fiyatlarına yansıtabilir, bu da enflasyonu tetikleyebilir. (3 harfli marketler etiket değişikliği için hazır olda bekliyor)
Enflasyon nedeniyle alım gücü tekrar düşebilir ve reel olarak kazanımlar azalabilir.(dedim ya 3 ay diye…)
İşsizlik artar.
İşverenler, artan maaşları karşılayamayacakları için çalışan sayısını azaltabilir. Küçük işletmeler özellikle bu durumdan daha çok etkilenebilir.
Kayıt dışı istihdam artabilir, çünkü işverenler vergi ve sigorta yükümlülüklerini azaltmak için kayıt dışına yönelebilir.
Rekabetçiliğin azalması,
Üretim maliyetlerinin yükselmesi, özellikle ihracata yönelik sektörlerin uluslararası piyasada rekabet gücünü zayıflatabilir. Bu da ihracatta düşüşe neden olabilir.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin zorlanması
Büyük şirketler ücret artışlarını karşılayabilirken, KOBİ'ler ciddi mali sıkıntılar yaşayabilir. Bu durum iflaslara ve işten çıkarmalara yol açabilir.
Sonuç olarak…
25.000 TL asgari ücret, Türkiye’nin mevcut ekonomik yapısında ciddi bir değişiklik anlamına gelir. Bu durum hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratabilir. Kararın uygulanabilirliği ve etkilerinin yönetilebilir olması, ekonominin diğer alanlarında alınacak önlemlere bağlıdır.
Yani dengeleyici faktörlerin devreye girmesi.
Eğer asgari ücret artışıyla birlikte üretkenliği artırıcı politikalar uygulanırsa (örneğin verimlilik artışı, dijitalleşme ve eğitim reformları), bu artış daha sürdürülebilir hale gelebilir.
Devletin işverenlere teşvikler veya vergi indirimleri sağlaması, işverenlerin maliyet yükünü hafifletebilir.