“Amerika Türkiye’nin savaşa girmesini ister mi?”
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -İsrail’in devlet olma adabına yakışmayan terör saldırıları başladığı andan itibaren ülke içinde bir grup
sürekli “Türk askeri Gazze’ye gitsin” diye savaş çığırtkanlığı yapıyor. İnsani, dini ve vicdani
hassasiyetlerimiz üstün geliyor, lakin bu öyle kolay alınacak bir karar değil gibi…
Aslında, bölgemizde yaşanan olayları derinlemesine baksalar, okusalar Amerika, İngiltere ve Batı
destekli İsrail’in saldırılarının odağında Türkiye’nin olduğunu görecekler.
İsrail’in Siyonizim inancına göre vaadedilmiş toprakları sadece Filistin ‘i kapsamıyor. Nihai amacı Nil ve
Fırat Nehirleri arasındaki topraklar. Yani Diyarbakır’ı, Maraş’ı, Antep’i’, Hatay’ı, Adana’yı
Mezopotamya olarak İsrail Krallığı’nın içine katmak. Anlayacağınız Türk askerinin Gazze’ye gitmesi
demek, İsrail ile Türkiye’nin savaşa girmesi demektir ki, İsrail’in “Arz-ı Mevud”, yani Büyük İsrail
paranoyasına yaklaşmak için bulunmaz fırsat…
(Türkiye için tam bir paranoyaklık, kabul etmemiz mümkün değil)
Tabii bu da 3. Dünya savaşının çıkması anlamındadır.
Ama;
Türkiye’nin 2 bin yıllık işleyen bir devlet aklı var. Dikkat ederseniz, saldırılar başladığı andan itibaren
dış politikada Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan liderliğinde çok yönlü diplomatik ilişkiler ağı
yürütülüyor, temkinli ve mümkün olduğu kadar sağ duyulu hareket ediliyor. Maksat, öncelikle İsrail’in
arkasındaki güçleri ikna ederek Gazze’nin ablukasını kaldırmak ve bölgeyi soğutmak.
…….
Bir de İsrail’in nihai büyük İsrail Devleti kurma hayalleri, Evangelizm ile de örtüşüyor. Hıristiyanlarca
kutsal topraklar olarak kabul edilen Kudus’ü almak için Müslümanların yaşadığı topraklara Avrupa’dan
8 defa Haçlı Seferleri’nin düzenlendiğini de dikkate aldığımızda, 3. Dünya Savaşı’nın Ortadoğu’da din
temelli çıkması an meselesi…
…….
İşte bu noktada önceki gün enbursa.com’un “Gün Ortası” Programı’nın konuğu Ortadoğu uzmanı
Doç. Dr. İsmail Akdoğan’dı. Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç.
Dr. İsmail Akdoğan Melisa Öztürer Özkan’ın hazırlayıp, sunduğu programda önce benim yukarıda
kısaca aktardığım Büyük İsrail Devleti emellerini anlattı.
Ardından Amerika destekli İsrail’in hedefinde önce İran, ardından da Türkiye olduğunu söyledi.
Bir ay öncesine giderek bir hatırlatma yaptı:
“ 2 ticari koridor oluştu. Biri Çin’in”Bir kuşak, bir yol projesi”. Bu projede Türkiye Çin’in İpekyolu
güzergahında Asya’yı Avrupa’ya bağlayan köprü konumunda bulunuyor. Diğeri de ABD’nin
Hindistan’da G20 liderler Zirvesi’nde gösterdiği ticaret yolu haritası. Hindistan’dan çıkıp, İsrail ile
Doğu Akdeniz’de Yunanistan üzerinden Avrupa’ya uzanan bu ticari yol güzergahı. Türkiye bu
güzergahta yoktu, açıkça baypas ediliyordu. Cumhurbaşkanımız bu projeye tepkisini dile getirdi.”
İsmail Hoca ardından da ekledi:
“Türkiye’nin aslında “Kalkınma Yolu Projesi” adı altında uzun süredir çalıştığı bir yol projesi vardı.
Basra Körfezi’nden başlayarak Avrupa’ya uzanan bir yol. Türkiye İsrail üzerinden Kalkınma Yolu Projesi’ni ABD’nin projesine dahil etmek istiyordu. Ve İsrail’in saldırılarından önce Türkiye ile İsrail
arasında Mavi Marmara sonrası kopan ilişkiler tam da bu noktada normalleşmeye başlamıştı.”
……
Dedi ki:
“İsrail ile sadece biz değil, Suudi Arabistan’da tarihinde olmadığı kadar yakınlaşma başlatmıştı ki,
Hamas’ın saldırıları ile hepsi rafa kalktı. İran açısından bakıldığında bu saldırılar ile İran bir taşla
birden fazla kuş vurmuş oluyor. Türkiye’nin ve diğer Arap ülkelerinin İsrail ile yakınlaşması işine
gelmiyor. Hatta İran Türkiye’nin bu savaşa girmesini bile istiyor. “
Peki Türkiye bu savaşa girer mi?
İsmail Hoca’nın söylediğine göre “şimdilik” hayır.
“Türkiye mümkün mertebede bu savaşın dışında kalmaya çalışıyor. Bir tarafta Doğu Akdeniz de
baypas edilmeyi ortadan kaldırmaya diğer tarafta da Ortadoğu’da barışı temin etmek için ciddi
büyük çaba sarf ediyor.” Derken, devletlerin denklemi açısından önemli bir eklemede de bulundu:
“ABD devlet politikası gereği Türkiye’nin bu savaşa girmesini istemez. Çünkü Türkiye bir NATO
üyesi. Onun amacı Türkiye’yi bölgede zayıflatıp, yalnızlaştırmadır. ABD, Türkiye için “bölgenin
aktörü ol ama baş aktörü olma, bizim çıkarlarımız ekseninde orada ol” politikasını güdüyor.”
Hocanın da söylediği gibi Türkiye bu politikayı benimsiyor mu? -Elbette hayır. Ne zaman Türkiye
bölgede baş aktör olmaya kalksa, yalnızlaştırılmaya çalışılıyor.
Lakin …Türkiye’nin siyasi, diplomatik ve savunma anlamında eli belki de yakın süreçte hiç olmadığı
kadar daha güçlü…
Doç. Dr. Akdoğan’ın gerek program öncesinde yaptığımız sohbette ve gerekse program esnasında
anlattıklarını tek tek not aldım. Baktım tam 7 sayfa olmuş. Tane tane konuyu anlatıyor, sorunun
öncesini ve sonrasını aktararak şıklar halinde sizin de anlamınızı sağlıyor. Bölgedeki sıcak gelişmeleri
daha iyi anlamak için programı izlemenizi tavsiye ederim.