“Ne olacak bu memleketin hali” de mi demeyelim?
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Şu bir gerçek;
Ülke olarak ağır bir ekonomik krizden geçiyoruz. Şu dönemde yaşadığımız hayat pahalılığı ve hükümetin yeni ekonomi politikasından kaynaklanan belirsizliği biz Cumhuriyet tarihinin en ağır krizleri olarak bildiğimiz 90’lı yıllarda dahi yaşamamıştık.
Her gün değil, neredeyse kontör atar gibi market raflarında ürünlerin fiyatları artıyor. Mağaza çalışanları bile bu etiket değiştirmeye yetişemiyorlar. Öyle ki raftaki ürünü alıyorsunuz, kasaya geldiğinizde zamlı yeni rakamla karşılaşıyorsunuz. Sorgulayamıyorsunuz bile…
Kimi kime şikayet edeceksin?
Ne marketlerin raflarına ne de pazar tezgahlarına yaklaşılmıyor. Tam anlamıyla el yakıyor.
Sütün litresi olmuş 14 lira. Yumurtanın tanesi olmuş 2 lira, organik diye satılanların tanesi de 4 lira. Ayçiçek yağının litresi 32 lira, un 15 lira, 100 gramlık kahve 14.90 lira. Şekerin kilosu 8 lira.
Kıymanın kilosu 80 lira, etin yanına bile yaklaşılmıyor. Kilosu olmuş 100 lira.
Tavuğun kilosu 32 lira, balık deseniz zaten havaların sıcaklığından dolayı tezgahlarda yok. Olanın da kilosu 40-50 liradan başlıyor.
Temizlik maddeleri adeta uçuşa geçmiş.
Daha bir buçuk ay öncesine kadar beğenmediğimiz kağıt havlular bile doların peşine takılmış. 6’lı kağıt havlu olmuş 56 lira 90 kuruş, 32’li tuvalet kağıdı 103 lira 50 kuruş.
Bunlar son derlediğim rakamlar. Yarın belki de siz bu satırları okurken fiyatları daha da artmış olacaktır. Günlük değil anlık fiyat artışlarıyla karşı karşıyayız.
Şu aşamadan sonra vatandaşa kimse çıkıp da “Pandemiden dolayı tüm dünyada üretim kısıtlığı mevcut” ya da “Dış güçler saldırısıyla karşı karşıyayız” diye bildik o cümleleri kullanmasın.
Çünkü artık sokaktaki vatandaşın bu sözlere inanacak hali kalmadı.
Evet bu ülke dış güçlerin saldırısına çok maruz kaldı, terör saldırısı, finans saldırısı, ambargolar, kısıtlamalar vb. ama artık şu son dönemde yaşananlar tamamen ekonomimizin kötü yönetiminden ibaret.
ASGARİ ÜCRET ŞİMDİDEN ERİYOR
İşçi ile işveren sendikaları arasındaki asgari ücret belirleme görüşmeleri devam ederken, dışarıya yansıyanlarda 3 bin 700 ila 4 bin lira civarında bir rakam belirlenmesi bekleniyor. En iyimser tahmin ise asgari ücretin 4 bin 500 TL olacağı yönünde.
Görünen köy klavuz istemezmiş. Ekonomistlerin de söylediği bu yönde. Asgari ücret diyelim ki en iyimser tahminde tuttu ve 4 bin 500 tl olarak belirlendi. Zamlı rakamı işçiler Ocak ayı sonunda, Şubat ayı başında maaş olarak alacaklar. Aldıkları anda da maalesef sevinemeyecekler, çünkü TL’miz değer kaybetmeye devam ettiği için ellerindeki maaşları bugünkünden farklı olmayacak…
MERKEZ BANKASI MÜDAHALE ETMESE DAHA MI İYİ?
Doların ateşi düşmüyor. Sürekli 14 ila 15 arasında gidip geliyor, dün Merkez Bankası son 10 günde 3. kez dolara müdahale etti.
De…
Yine “keşke etmeseydi” dedirten bir müdahale oldu.
İlk 2 müdahalede olduğu gibi, dolar küçücük bir düşüş gösterdi sonra da “vay sen misin bana dokunan” misali, arttı da arttı.
Müdahale sırasında Habertürk’ü izliyordum. Türkiye’nin sayılı ekonomistlerinin görüşü ortak idi.
Benim anladığım ve çıkardığım özet şu:
“Hükümetin uygulamakta olduğu Çin modeli belirsizliği piyasaları olumsuz etkiliyor. Dünyanın kabul ettiği bir ekonomi kuralı vardır. Biz bu kuralın tam tersini uyguluyoruz. Düşük faiz, yüksek kur, enflasyonu daha da arttırıyor, kuru daha da yükseltiyor. Merkez Bankası’nın müdahale etmesi de işe yaramıyor. Piyasa ters tepki veriyor. Aksine bu müdahale bizim Merkez Bankası’ndaki döviz rezervimizin erimesine yol açıyor.”