04 Eylül 2020 - Cuma

İstihdam yaratan genç girişimciye bu dönemde bu zulüm hak değil...

Yazar - Cennet Yüzer Cankılıç
Okuma Süresi: 6 dk.
1140 okunma
Cennet Yüzer Cankılıç

Cennet Yüzer Cankılıç

cankilic@ritimhaber.com -
Google News

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha 5 gün önce MESS Teknoloji Merkezi'nin açılış töreninde, orada 4 milyar liralık yatırım yapan firmalar nezdinde ülkemizdeki tüm iş dünyasına istinaden "istihdam imkanları oluşturan şirketlerimizin her birini gönülden tebrik ediyorum." diye destek verdi.

 

Daha önceki konuşmalarında da var ve Sayın Cumhurbaşkanı her seferinde;

 

Bu ülkede istihdam yaratan, sigortasını, vergisini ödeyen her bir iş insanının hükümet olarak başının üstünde yeri olduğunu ve sıkıntıların giderilmesi anlamında devletin bürokratlarına, milletvekillerine ulaşamayanların kendisine ulaşabileceğini söylüyor.

 

Hele ki böylesine pandemi dönemiyle beraber ekonomik anlamda daha da sıkıntılı günler yaşadığımız, pek çok irili ufaklı işletmenin kapanmak zorunda kaldığı, işçi çıkardığı, işletmesini devam ettirmek, üretime ara vermemek için direnenlerin de devlet tarafından "İstihdam Kalkanı Paketi" adı altında periyodik olarak getirilen teşvik destekleriyle dayanmaya çalıştığı bir süreçte, sen gel Bursa'da inşaat, turizm, ticaret ve medya sektöründe adını duyuran genç bir işadamının "işletme merkezini" kaçak iddiasıyla yıkmaya kalk.

 

Bu iş insanının sadece medyasında 30 gazeteci çalışıyor. Geneli pırıl pırıl genç meslekdaşlarımız. İnşaat ve diğer sektörlerde doğrudan 100 insana, dolaylı olarak da taşeronlar ve iş yaptığı diğer ortak firmalarıyla beraber toplamda 400'e yakın insana ekmek veriyor.

 

Hem de bir kuruş devlet desteği almadan...

 

Hem de kentin güçlü markalarından medyaları ile ülke ihracatını omuzlayan otomotiv fabrikalarının, yan sanayi firmalarının, KOBİ'lerin bulunduğu binlerce şirket devletin "kısa çalışma ödeneği"nden yararlanırken, bu 30 yaşındaki genç girişimci, ne kısa çalışma ödeneğinden ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı Ekonomik istikrar Paketi'ndeki kredi imkanlarından yararlandı.

 

Ve yine pandemi sürecinde binlerce işletme ya kapanıp işçi çıkartırken ya da evden çalışma ortamına geçip çalışanlarının maaşını yarıya indirirken bu genç iş adamı bir tek kişiyi bile işten çıkarmadığı gibi, bünyesine onlarca işsiz gazeteciyi, pazarlama elemanını ve inşaat işçilerini katarak onlara ekmek kapısı oldu.

 

İşte bu kapı son 3 gündür, kaçak yapı muamelesinde dahi eşine benzerine rastlanmayan yaptırıma maruz kaldı. İki gün önce sabah UEDAŞ yetkilileri gelip Büyükşehir Belediyesi'nin Encümenden çıkan yıkım kararına istinaden elektriği kestiler. Ardından BUSKİ elemanları suyunu kesmeye kalktı. Hem de öncesinden hiçbir tebligat ve uyarı yapılmadan.

 

Dün de yine belediyeden gelen ekipler "3 gün içinde bu yerden çıkın, yıkacağız" dediler. Allahtan bu ülkede hukuk sistemi var da, mahkemeden alınan "yürütmeyi durdurma kararı" ile yanlış hesap Bağdat'tan döndü!..

 

Neden mi?

 

Onların yasal dayanağı, Ergünkent inşaata ait olan bu satış ofisinin, amacının dışında da kullanıma tabi tutulması. Yani burada 10 aydır Bursa'nın en etkili haberciliğiyle adını ülke çapında duyuran EA Medya yapılanmasının bulunması. Hani bazı kendini gazeteci olarak tanıtan "saldırganlar, vurucu timler var" ya, işte onların tabiriyle konteyner medyası aylardır hedef gösterile gösterile sonuçta böyle bir saldırı ile karşı karşıya kaldı. Sözüm ona burası kaçak bina. Onların iddiaları böyle...

 

Ama gerçekte burası kaçak değil. 3 yıllığına Ergünkent İnşaat tarafından Nilüfer Belediyesi'nden kiralanmış ruhsatlı bina. Evet enbursa buradan yayın yapıyor ama zaten daha önce de deklare etti, geçici süreliğine burada bulunuyor. Ve işin en ilginci de kira sözleşmesinin 31 Ekim'de son buluyor olması.

 

Bu binayı boşaltmaya 50 gün kala, yangından mal kaçırırcasına Encümen kararıyla yıkım çıkarıp, tebliğ etmeden elektriğini, suyunu kesmek, ardından 3 gün süre vermek hangi belediyede hangi kaçak yapı için kullanıldı? Sorgulamak ve toplum vicdanına bırakmak lazım.

 

Hele ki Bursa'da 30-40 bine yakın kaçak yapı varken ve bunların içinden sadece 2019'da bin 200'ün yıkım kararı alınıp, kağıt üzerinde kalmışken, sadece Emin Adanur'un şirketlerine ait 2 binaya yıkım kararının uygulanması, beraberinde son 6 aydır bilfiil devletin sopasını aba altından çıkarıp çıkarıp gösterircesine, bitmiş 10 yıldır kullanımda olan konutlarının havuzlarına kadar yeniden tespit çalışması yapılması, yeni başlayan inşatlarının sürekli denetime tabi tutulması, yetmezmiş gibi hesap ve defterlerinin vergi denetmenlerince incelemeye alınması, taşeron firmalara baskılar yapılması da tesadüf olmasa gerek...

 

Adanur 'a ve sahibi olduğu medya ile şirketlerine yapılan kamu baskısının kesinlikle AK Parti belediyeciliği ve AK Parti iktidarının 19 yıllık devlet yönetimiyle yakından uzaktan ilgisinin olmadığını, sadece makamlarda oturanların şahsi kavgalarının tecellisi olduğu ortada...

 

Ben bu kentte 30 yıldır gazetecilik yapıyorum, siyasetin içindeyim. Tecrübelerim ve her iki kimliğimle tanık olduklarım kentin dinamikleriyle, değerleriyle yapılan kavganın ne siyasilere, ne de idarecilere hiçbir fayda getirmediğini yakınen gördüm.

 

Önceki akşam Artvin Kültür ve Yardımlaşma Vakfı'nın yemeğine katılan eski Bakanlardan Faruk Çelik çok güzel bir cümle kullandı.

 

"Bu kentin üst aklı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı, üstün aklı da kent insanı" dedi.

 

Hakikaten öyle. Kentin üst aklına kavga değil uzlaşma, hırs değil, sakinlik, ayrımcılık değil birleştiricilik, nefret değil hoşgörü ve kapsayıcılık yakışır. Kentine katma değer sağlayan, istihdam yaratan, insanına ekmek kapısı olan esnafının, üreticisinin, çiftçisinin, sanayicisin ve iş insanın işletmesini yıkmak değil, yapmak, destek vermek yaraşır.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları