9 can alan yangının ortaya çıkardığı büyük dram!..
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Bursa tam 1 haftada 2 büyük yangınla sarsıldı. İlki Bursa OSB’deki yangın, diğeri de önceki gece Değirmenönü Mahallesi’nde Suriyeli ailenin oturduğu evde çıkan yangın.
Bu yangın sadece Bursa’yı değil, Türkiye’yi de yasa boğdu.
Yürekleri dağladı …
Nasıl dağlamasın ki?
Yokluğun ve yoksulluğun kol gezdiği bir evden tam 9 tabut çıktı. Suriyeli bir anne, 6 çocuğu ve 2 yeğeniyle alevlere teslim oldu. 1 yaşında ve 3 yaşında iki bebek, en büyükleri 11 yaşında.
Anlatılanlara göre gece uykuya daldılar ve bir daha uyanamadılar. Babanın o gece daha yeni kurduğu odun sobasından çıkan dumandan zehirlendiler. Sonra da alevlere teslim oldular.
Baba o sırada dışarda idi,telefonla haberi alır almaz eve geldi ama nafile… İçeri dahi giremedi.
Bu acı olay bir dramı da ortaya çıkardı.
Aile, 2017 yılında Suriye’den savaştan kaçarak Bursa’ya gelmişti. Geçici korunma statüsünde ikamet ediyorlardı. Baba Hüseyin El Cesimi kağıt ve çöp toplayarak evini geçindirmeye çalışıyordu. Değirmenönü’nde kaçak olduğu belirtilen 4 katlı binanın 2. katına da 3 ay önce taşınmışlardı. Havalar soğuduğu için baba, odun sobası almış ve salı akşamı sobayı kurmuş, evden çıkmıştı.
İşte çocukların etrafına toplanıp ısındığı o soba çok değil birkaç saat sonra sonları oldu. Sobanın borusundan çıkan kıvılcımlar yerdeki eşyaları tutuşturunca evi önce duman ardından alevler kapladı.
***** *****
İçeride yaşanan acı o kadar büyüktü ki;
Mihraplı Camii’nin bahçesinde yanyana dizili 9 tabutun, son 2’sinde dna’ları tespit edilemediği için isim yerine numara yazılması, vahim tabloyu anlatmaya yetiyordu.
Allah kimsenin başına vermesin. Geride gencecik eşini ve 6 çocuğunu birden kaybeden acılı bir baba ve diğer 2 çocuğun annesi ile babası kaldı.
Acı olay üzerine dün Bursa’ya gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile cemaat namaz için camiye girdiğinde, acılı ailenin yanına gittim. Babalar ayakta zor duruyor, kadınlar ise ağıt yakıyordu.
Türkçe bilmiyorlardı, başlarında psikologlar vardı. Tercümanları vasıtasıyla başsağlığı dileğimi ilettim ama gerisini getiremedim, boğazımda düğümlendi.
***** *****
Sadece benim mi?
Cenaze namazına gelenlerin de öyle.
Hele ki sıra sıra dizili küçük tabutları gören herkesin içi sızladı. İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun her iki babaya sarılması vardı ki anlatamam.
Bu sarılma içtendi, sıcaktı, şefkatliydi ve en önemlisi de binlerce km. öteden yurtlarından kopup gelen mülteci babalara Türkiye Cumhuriyeti devletinin sıcaklığını yansıtıyordu.
Cami bahçesinde sadece Bursa’nın siyasetçileri ve idarecileri yoktu, Suriyeli göçmenler de kardeşlerinin acısını paylaşmak için akın etmişlerdi. Cenazelerin namazları tek tek kılındıktan sonra önce caminin hocası duasını yaptırdı ardından, Suriyeli hoca dua okudu.
Kendi adıma belirtmeliyim ki;
Ben de zaman zaman mülteci karşıtlığına kapılıp gitmeleri gerektiğini ve misafirliğin de bir süresi olduğunu düşünüyorum.
Ama son derece yanlış düşünüyoruz, hiç empati yapmıyoruz. Onların da buralarda pek kalmak istediğini sanmıyorum. Çünkü pek çoğu bu acılı aile gibi zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor. Ayrıca durumları iyi bile olsa kim “mülteci” olarak yaşamak ister ki?
Maalesef devletin gösterdiği merhameti ve sabrı, millet olarak göstermekten aciziz…