Bu kılıçlar yok satıyor!
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -90’lı yıllardan muhabirliğim dönemlerinden hatırlıyorum. Aynen havlu ve kestane şekerinde olduğu gibi Bursa bıçağıyla da ünlüydü. Meşhur Abdal Simidi’ne adını veren Abdal Mahallesi’nde yıkık dökük tarihi mekanlarda sayıları 200’ü bulan küçüklü büyüklü bıçakçı esnafı vardı. Turistlerin geldiğinde uğramadan gitmediği bu bölge aynı zamanda Anadolu’ya da bıçak, sapan, tırmık, fındık bıçağı vb. gibi kesici aletlerin de toptan satışının yapıldığı yerdi.
Tarihi Çarşı dışarıdan çöküntü bölgesi niteliği taşıdığı ve hem içindeki esnaf hem de çevre için risk teşkil ettiği gerekçesiyle 2002 yılında dönemin Osmangazi Belediye Başkanı Rahmetli Basri Sönmez tarafından yıkıldı. Yıkımı izleyen gazetecilerden biri olarak hatırladığım buradaki esnaf sözüm ona mağdur olmayacak ve Yavuz Selim’de Bıçakçılar Çarşısı’na taşınacaktı. Ve bu çarşı daha planlı, modern dükkanlarda sektörün merkezi olacaktı.
Tarihi Çarşı’nın yerine ise, yeşil alan düzenlemesi yapılarak halka kazandırılacaktı.
Sonuç mu?
Bırakın aradan geçen sürede yeşil alan yapılarak kazandırılmasını, daha bir iki yıl geçmeden orası otopark olarak işletilmeye başlandı ve hala da öyle…
Dükkanlardan çıkmak zorunda kalan esnafın bir çoğu Yavuz Selim’e taşınırken bir çoğu mahallelere dağıldı ve sürecin getirdiği zorlu koşullara yenilerek el emeği ustalığı gerektiren mesleğe veda ettiler.
O dönemde “neden bu çarşı restore edilerek aynı kimliğiyle hizmet vermesin?”sorusunu sorduğumuzda karşımıza maliyet yüksekliği çıkarılırken, yeni yerleşke süslenip püslenip önümüze kondu. Meğer o dönemde sadece binalar yıkılmamış, tarihin izleri silinmiş ve ticaret de bitirilmiş.
Tarihi Bıçakçılar Çarşısı yeniden restore edilerek günümüze kazandırılabilinirdi. Bir kere daha yaşayarak test ediyoruz ki kentlerin geleceği başlarındaki yöneticilerin ufukları ile doğru orantılı.
****** ****** ******
Siyasetin temposunun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde “ izleri silinmiş tarihi Bıçakçılar Çarşısı’nı neden yazıyorsun?” diyeceksiniz.
Doğru.
Geçen hafta mazbatasını alan AK Parti Yıldırım Belediye Meclis Üyesi ve kadim dostum Bayram Kılıç’a iş yerinde hayırlı olsun ziyaretinde bulundum.
Bayram Kılıç soyadının hakkını verenlerden. 50 yıllık bıçakçı esnafı ve artık parmakla gösterilen nadir ustalardan. Tarihi Bıçakçılar Çarşısı’nda dükkanı vardı ve o dönemde Bursa Bıçakçılar Odası Başkanı idi. Şimdi Zafer Mahallesi’nde bir ara sokakta 3 katlı dükkanında hizmet veriyor.
Daha kapıdan içeri girer girmez duvarlardaki kocaman kılıçlarla karşılaşıyorsunuz. Geyik sapı olanı mı? Gümüş ve altın işlemeli olanı mı dersiniz? Üstleri hattat sanatının ve değişik figürlerle görkemiyle işlenmiş olanı mı? Bin bir çeşit ve hepsi de el işlemesi olduğu için tek üretim.
Kendisinin kapısını siyaset için çaldım ama, sohbetimiz daha çok yaptığı iş üzerine idi.
2000’li yıllardan itibaren bu sektör adeta tükenmiş. 90’lı yıllarda 400 ü bulan oda, bir süre sonra “made in Çin” bıçağına yenik düştüğü için oda statüsünden düşerek, derneğe inmiş ve şimdi üye sayısı 90’larda.elbette bu durum üzücü.
Ama söylediğine göre sektör son bir iki yıl içinde büyük bir hareketliliğe girmiş, bunda da en büyük etken Diriliş Ertuğrul filmi olmuş. Oradaki bıçaklar, demir dövmeler ve kılıçlar, kalkanlar sektörü yurt içinden ziyade yurt dışına atlatmış. Daha çok Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetleri’ne yönelik özel sipariş kılıç satışları başlamış.Hatta et, sebze ve ekmek bıçağı olarak çelik kalitesinden dolayı Avrupa’da da İngiltere başta olmak üzere Almanya, Romanya ve Balkan ülkelerine yeni Pazar alanları açılmış.
Dedi ki:
“Evet Çin malı bıçaklar bir dönem furya idi. Bizim maliyetlerimizin yüksekliği nedeniyle fabrikasyon Çin mallarıyla rekabet gücümüz yoktu. Şimdi ise Çin mallarının dayanıksızlığı yerini kaliteli, dayanıklı ve sanatsal ürünlere bıraktı ve sektör yeniden canlandı. Yurt içinde ve yurt dışında periyodik aralıklarla fuarlar var. Katılım bir öncekine göre hep artıyor. Çoğu zaman talep karşısında ürün yetiştirmekte zorlandığımızı söyleyebilirim.”
Ortadoğu ülkelerinde en çok rağbet gören ürün özel sipariş usulü yapılan Hz. Ali’nin iki başlı kılıcı. Türki Cumhuriyetlerine gönderilen kılıçlar ise bozkurt ve üç hilal sembollü başlık ile işlemelerden oluşuyor, fiyatları ise 300’den başlayıp el işinin ağırlığına göre 10 bin liralara kadar gidiyor.