AK Parti Neden mi Kaybetti?
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -
Hiç öyle siyasi kurnazlığa sığınıp, evelemeye gevelemeye gerek yok.Kimse de demesin. “Çok çalıştık,
böyle beklemiyorduk”. Diye…böyle olacağı belliydi. Görmeyen ve görmek istemeyen gözler vardı.
İstanbul’a dışarıdan baktığında, toplumdaki düz bakış açısıyla net algı şu idi:
“Bir tarafta Ekrem İmamoğlu( CHP, İyi Parti ve HDP resmi ittifak olarak yanında yer aldılar ama
hiçbir zaman ön plana çıkmadılar), karşı tarafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Binali Yıldırım, 17 bakan,
16 Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve onların yardımcıları, Milletvekilleri, AK Parti’nin tüm
belediye başkanları, 81 il başkanı, AK Parti’nin arka bahçesindeki vakıflar ve STK’lar, medya ile
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Başkanlık Divanı, MHP Milletvekilleri ve MHP il
başkanları”.
(Halk bu listenin sonuna terörist başı Öcalan’ı da ekliyor. Doğrudur, ama ben burada şerh
koyuyorum.)
Ve bu algıdan hareketle Pazar akşamı kazanan Ekrem İmamoğlu oldu, kaybeden Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile AK Parti ve tabii ki MHP.Devlet diyenler de var…
Her seçimde özellikle hem yazılarımda hem de katıldığım programlarımda belirtirim.
“Sandıktan çıkan iradeye saygı duyacağız”.
Çünkü millet ferasetini en iyi şekilde sandıkta gösteriyor. İsterse milletvekilliği, isterse
cumhurbaşkanlığı, isterse yerel seçimler olsun. İsterse zarftan 4 değil, 10 oy pusulası çıksın. Öyle ince
hesap yapıyor ve öyle iyi mesaj veriyor ki…
Anlayana tabii…
24 Haziran seçimlerinde bu mesajı verdi.
31 Mart Yerel seçimlerinde de verdi.
Ne hikmetse iktidar partisi AK Parti bu mesajı almadı.
Milletle inatlaşma yoluna gitti ve sonuç ortada!..
31 Mart seçimlerindeki fark 13 bindi, şimdi ise 806 bin.
****** ****** ******
Ak Parti neden mi kaybetti? Ak Parti’nin 17 yıllık iktidarında ilk defa böyle büyük bir hezimete uğramasına yol açan nedenler ilk defa 16 Nisan referandumuna gidilen süreçte görüldü.Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Nisan referandumunda teşkilatların içinde bulunduğu yıpranmışlığı ve halktan kopukluğu gördü ve ilk defa 30 Mayıs 2017 yılında partili Cumhurbaşkanı sıfatıyla katıldığı ilk Grup Toplantısı’nda yakındı:
“Bu yıl sonuna kadar il teşkilatlarımız, ilçe teşkilatlarımız, belde teşkilatlarımızın tamamını güncelleyeceğiz. Yeniden gözden geçireceğiz; çünkü ortada bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım. Onun için de çok daha dinamik ekiplerle inşallah 2019'a hazırlanmamız gerekiyor.''
Nitekim önce kabineyi değiştirdi, ardından AK parti MKYK’yı. Sonra il başkanlarını, ilçe başkanlarını,
yönetimlerini ve ardından milletvekillerini, yerel seçimlerden önce büyükşehirlerin belediye
başkanlarını görevden aldı, ardından da 31 Mart’ta top yekün değişim yaptı.
Ama kağıt üzerindeki hesap, halka uymadı. Teşkilatlardaki sözüm ona büyük değişim, Ak Parti
tabanını memnun etmedi, partinin kurumsal hafızası yara aldı. Milletvekilleri ile belediye başkanları,
belediye meclis üyeleri aday listeleri tabanın içine sinmediği gibi halkta da karşılık bulmadı.
Altta;
Parti yöneticilerinin aşağıdan yukarıya kadar büründüğü kibir, ego tabanı küstürdü. Partililerin,
kurumların şatafatları, israfları, adam kayırmaları, parti politikalarını ve davalarını çıkarları uğruna
heba etmeleri, toplum değerlerine aykırı siyasi, sosyal ve özel yaşam tarzları halkı bezdirdi.
Üstte ise genel politikaların tıkanmış olması, anti-demokratik uygulamalar, ekonomik sıkıntı, hukuk ve
adalet terazisinin bozulması, değişen ve hızla gelişen dünyanın trendlerini okuyamama, yeni
söylemler geliştirememe, internet aracılığıyla sınırları kaldıran gençlere yönelik dinamik politikalar
oluşturamama,dar ekipçilik anlayışında kadrolaşma, Suriyeliler ve Afgan göçmenler meselesi, siyasi
dilin yarattığı kutuplaşma, ötekileştirme,Türk-Kürt ayrımının bariz şekilde sınırlandırılması,FETÖ ile
mücadelenin siyasi boyutuna dokunulmaması ilk etapta görünen nedenler.
Sonuçta iktidar cephesinde süreç hiç iyi yönetilmedi.Eğer, Ak Parti merkezden kopuşunu bu şekilde
devam ettirirse, bir sonraki seçimlerde bu milletin sandığından çıkamaz.
Velhasılı görüntü bu kadar net ve açık!..
