Covidin yeni varyantıyla da tanıştım…
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Türkiye’de ilk coronavirüs vakası 11 Mart 2019’da görülmüş, ardından da DSO pandemi ilan etmişti. Ben de kendimi ve ailemi korumak adına uyduğum tüm tedbir ve aldığım özel korunma çabalarına rağmen 2 oğlumla beraber Nisan ayının ilk haftasında covide yakalandım. O dönemde korku ve belirsizlik tüm dünyayı etkisi altına aldığı için bizler de salgına yakalandığımızda korktuk.
Hem de çok.
Şehir Hastanesi’nin corona hastaları için kırmızı alan olarak ayırdığı o acil servisine girdiğimiz anı unutmam mümkün değil. Seyri bilinmeyen bir hastalığın pençesinde idik. Henüz aşı çalışmalarına bile başlanmamıştı. Ses kısılmasıyla başlayan süreçte boğaz ve eklem ağrısı, baş ve sırt ağrısı ve tabii ciğerleri parçalayan kuru öksürükle günlerce mücadele ettik. Şükür yendik, hastalığı atlattık.
Bu illetten kurtulmamız tam 15 gün sürdü.
Sonra aşısı çıktı.
Ama bu hastalık bitmedi.
Çünkü virüs hayatını devam ettirmek için sürekli kendini yeniledi.
Ben de yenilenen ikinci virüse geçtiğimiz Aralık ayında yakalandım. Bu sefer ne ses kısıklığı vardı, ne de öksürük. Akşamüstü hafif bir vücut kırıklığı ile başlayan ve bir iki saat içinde hafif ateşle yatağa düşüren bu hastalığı ilk etapta normal grip zannettim, ancak 3. günde koku ve tat alma duyularımı kaybettiğimde yakalandığımı anladım.
Oysa o günlerde tam 3 aşılı idim.
***
Pandemi bitti ama virüs tehlikesi henüz bitmedi. Dünya yeni bir türüyle karşı karşıya. Bu yeni versiyonun adını Dünya Sağlık Örgütü BA.5 olarak açıkladı. Bizde de Kurban Bayramı öncesinde görülen bu yeni varyant son günlerde hızla yükselişe geçti.
Sağlık Bakanlığı hatırlatma aşısını yeniden devreye soktu.
Ben de “virüs çeker” olduğum için aşıların açıldığı ilk gün, bayramın 3. günü soluğu Çekirge Devlet Hastanesi’nde aldım.
Mesleğim gereği kalabalık ve değişik ortamlara çok girip çıktığım için aşı beni korur zannediyordum, ancak önce annem ardından kız kardeşim covid oldular.Ben de yakın temastan kendimi bir anda yatakta buldum.
Bir anda diyorum çünkü, bunun anladığım kadarıyla kuluçka dönemi bir öncekilere göre çok az. Semptomları da farklı.
Zira, 3. gün gündüz hiçbir sıkıntım yokken, gece saat 10.30 sıralarında küçük bir boğaz gıcığı geldi, çok geçmeden bir eklem ağrısı ve halsizlik, ardından sıtma ve yüksek ateş. Sonra burun akıntısı.
Kısa sürede bütün vücudu kaplıyor. Akabinde dayanılmaz baş ağrısı, sırt ve omuz ağrısı. 5. günden itibaren de tat ve koku duyum gitti. Covid ilk çıktığında kuru bir öksürük ana belirtileri idi. Bunda açıkçası öyle rahatsız eden bir öksürük olmadı. Ne bende, ne annem ile kız kardeşimde.
Sonuçta, 3. coronamda bugün tam bir haftayı doldurdum.
Süreçte 2 defa serum, bol sıvı ve c vitamini, bir de ağrılarım için parol takviyesi ile kendime gelebildim. Şükürler olsun ki “atlattım” diyebilirim. Sadece tat ve koku duyularım gelmedi.
4. aşımı da olduğum halde neden bu kadar ağır atlattığıma şaşırmıştım.
Ama sonradan konunun uzmanlarını dinleyince anladım. Çünkü ülkemizde her geçen gün hızla yayılan covidin omigron alt varyantı BA.5..Yayılma hızı bir öncekilere göre inanın çok hızlı. Özellikle son 10 gündür çevremde benim gibi bu hastalıktan mağdur olan pek çok tanıdığım var. Dikkatli olmak lazım.
Yeni bir varyant. Daha aşısı çıkmadı. Bizim olduğumuz aşılar ve hatırlatma dozu bir öncekinin aşısı.
Aşısı çıkmadan yapabileceğimiz tek korunma yöntemi:
“Maske ve mesafe”