Aktaş’ın Yassıada turlarını önemsiyorum, neden mi?
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Yeni adıyla Demokrasi ve Özgürlükler Adası, namı diğer adıyla Yassıada.
Adı gibi yaslı.
27 Mayıs darbesi sonrası aralarında bir başbakan ile bakanların ve DP milletvekillerinin bulunduğu toplam 592 sivilin cunta tarafından kurulan mahkemelerde tam 9 ay 27 gün yargılanıp, Başbakan Adnan Menderes ile Bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun idama mahkum edildiği ada.
3 kuşak öncesinin adı geçtiğinde içinin yandığı, göz yaşlarına hakim olamadığı ve kısmen de ülkenin üzerine kurulan sinsi oyunda eli kolu bağlanmış, gözleri örtülmüş seyirci konumunda kaldığından dolayı vicdanen de rahatsızlık duyduğu ada. (O yüzden biz ve bizim çocuklarımız 15 Temmuz gecesi darbe kalkışmasına seyirci kalmadık, sokaklara çıkarak dedelerimizin rövanşını aldık)
Bu adanın adı, demokrasi şehitlerine atfen iade-i itibar noktasında 14 Aralık 2013’te AK Parti iktidarı tarafından Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değiştirildi. O tarihten sonra da adanın büyük bir açık hava müzesi haline getirilip turizme açılması anlamında değişim ve yeniden yapılandırma çalışmaları başladı.
Çalışmalar geçen yıl tamamlandı ve 27 Mayıs’ın yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin katılımında devlet töreniyle açıldı.
Tarihi dokunun korunduğu Ada da, 680 kişilik konferans salonu, 500 kişilik kapalı restoran, 80 kişilik kafe, 600 kişilik cami, 328 kişi yatak kapasiteli konaklama ünitesi ile Yassıada Demokrasi Müzesi adı altında büyük bir müze bulunuyor.
***** ***** *****
Pandemiden dolayı ziyarete açılmayan ada, bir ay önce halka ücretsiz olarak açıldı. İşte bu kapsamda adanın ilk ziyaretçileri arasında demokrasi beşiği Bursa’nın muhtarları yer aldı.
Daha doğrusu muhtar ziyaretlerini tesadüfen 3 gün önce Belediye Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ahmet Bayhan’ı aradığım da öğrendim.
“Abla Başkanımız ve muhtarlarımızla beraber demokrasi adasına gidiyoruz.Gemideyiz.” dediğinde, bu organizasyondan dolayı kendilerini tebrik ettim, mutlu oldum.
Hatta kendisine “Keşke ben de muhtar olsaydım” diye iç geçirdim.
Zira;
Yassıada benim için her zaman önemsediğim ve merak ettiğim bir yer oldu.
Bir Başbakan ile 2 bakanın idamının yapıldığı İmralı Adası’nı 90’lı yılların başında Günaydın Gazetesi’ne hazırladığım yazı dizisi için özel izinle ki, o zaman açık cezaevi idi, gezme imkanı elde etmiştim. Merhum Menderes ile iki bakanın mezarları henüz İstanbul’da Topkapı’da yapılan Anıt Mezara taşınmamıştı. Ve Allah bana çevresi küçük taşlarla çevrilmiş üstü toprak olan o 3 mezarın başında dua etmemi nasip etmişti.
Ardından bölücü terör örgütünün başı Öcalan’ın burada yargılandığı duruşmalara da katılan az sayıdaki gazeteciler içinde yer almıştım. İçimden “Keşke bölücü başı için başka bir ada bulunsa idi” diye geçirmiştim. Çünkü terör örgütü liderinin ayağının o 3 şehidimizin gömülü olduğu toprağa basması beni fazlasıyla üzmüştü.
Ahmet Bayhan’ın söylediğine göre bu üçüncü gezi.
Ve Başkan Alinur Aktaş da muhtarlarla beraber ilk defa gittiği adada Menderes ve arkadaşlarının sözde kurulan mahkemelerde duruşma salonundaki temsili mumyalarını görünce son derece etkilenmiş.
O nedenle Büyükşehir Belediyesi’nin adaya her hafta 200’er kişilik gruplar halinde muhtarları götürüyor olması öncelikle siyasi tarihimiz ve demokrasimiz açısından önemli bir sosyal sorumluluk çalışması.
Yine Ahmet’in söylediğine göre büyükşehir belediyesi 17 ilçenin tüm muhtarlarını adaya götürmeyi tamamladıktan sonra STK ve spor kulüplerinin temsilcileri ile diğer kanaat önderlerini de ada turuna götürmeyi, tarihimizin kara lekesi olan ibretlik duruşma salonlarını yerinde göstermeyi planlıyor.