07 Şubat 2024 - Çarşamba
Bu fotoğraf Bursa’nın ‘küçük kıyameti’ mi?
Yazar - Cennet Yüzer Cankılıç
Okuma Süresi: 5 dk.
250 okunma
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Önce şu yukarıdaki fotoğrafa dikkatlice bakmanızı istiyorum. Bursa’nın son 50 yılda iç ve dış göçle beraber orantısız büyüdüğünü biliyorduk da bu şekilde çarpık kentleşmenin, taşlaşmanın facia boyutunda yoğunlaştığını bilmiyorduk. Gözümüzün içine Yeniden Refah Partisi Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sedat Yalçın sokunca gördük. Hafta başı basın toplantısında sunumunda gösterdi:
“Burası Yıldırım’da bir yer. Neresi olduğunu söylemeyeceğim” dedi.
Fotoğraf dronla Uludağ’ın eteklerinden ovaya doğru çekilmiş.
2 katlı, 5 kat arası eski binalar. Çoğu yığma tuğla. En yenisi 30 yıllık.
Aynen Hatay gibi…
Bir yıl önce tam bugün Hatay’da idim. Bir hafta kaldım. Döndüğümde geceleri uyuyamadım. Oradaki depremzede bir kadın “Dışarı nasıl çıktığımı bilmiyorum, etrafımda tek bir tane ayakta bina yoktu, bağırmalar, haykırışlar, ağlama sesleri sonra uzun bir sessizlik oldu. Sandım kıyamet koptu. Sonradan kendime geldiğimde meğer kıyamet bizim buralarda kopmuş. Bizim küçük kıyametimiz oldu” demişti.
Bursa’ya döndüğümde etrafıma bakarak, bilirkişi gibi “Şu bina çöker, şu yana yatar, bu ayakta kalır” diyerek uzun süre çevremdeki evlerin tahlilini yaptım. Bir ara neredeyse saplantı haline gelmişti.
Parmak hesabı yaptığım riskli evleri, daha sonra eski İnşaat Mühendisi Odası Başkanı Mehmet Albayrak’a sormuştum. “Evet oraları bizde de riskli görülüyor. Doğru tespit etmişsiniz” demişti.
Elbette benim bilmem önemli değil, yetkililerin, yerel yöneticilerin bunu bilmesi önemli.
Peki biliyorlar mı?
Evet çok iyi biliyorlar ama, Bursa’da en az 600 bin riskli binayı yıkmak, dönüştürmek ve sağlamlaştırmak için “Hem güçlü iradeye hem büyük miktarda paraya, hem de zamana ihtiyaç var”.
Güçlü irade yok, para yok, zaman da yok.
O halde?
Küçük kıyameti bekleyeceğiz?
***
Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depremde en fazla hasarı Hatay gördü. İskenderun’a indiğimizde kent merkezinde ayaklarımız bileğimize kadar su içinde kaldı. Önce deprem sonrası gelen tsunami zannettik. Oranın halkı da “deniz taştı” dediler.
Uzun süre denizin taştığına inandık. Bir ay sonra bilim adamları çıktı dedi ki:
“Hatay’da deniz taşmadı, zemin çöktü, sıvılaşma ortaya çıktı.”
Çünkü Hatay tam Amip Ovası üzerine kurulu. Bir çanak düşünün. Ortasında Antakya, İskenderun, Defne gibi yerleşim yerleri, çanağın etrafında yukarıya doğru köyler ve kasabalar var. Yıkımın en büyüğü çanağın ortasında oldu. Yani ovada. Çanağın etrafı dağ köylerinde hasar büyük değildi.
Bizim Bursa’da da buna benzeyen durum var. Yalnız bizim Bursa yarım çanak görüntüsünde. Uludağ’ın eteğinden sonra meşhur Bursa ovası. Yerleşimde yoğunluğu maalesef buralarda.
Neticede sadece YRP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sedat Yalçın’ın gösterdiği o fotoğraftaki yerler değil deprem riski taşıyan binalar. Hani şu rantın yüksek olduğu batıda ovada yeni mahallelerimiz var ya, size söyleyeyim o bölgelerde eski binalar da büyük riskli durumda.
Belki Hatay’daki gibi çok katlı yeni binalar ve rezidanslar da…
Çok net söylüyorum. Hatay’da deyim yerindeyse taş üstünde taş kalmamasının birinci nedeni buraya kentsel dönüşümün girmemiş olması. Eğer yerel yöneticiler burada zamanında büyük ölçekli yeni bir planlama, kentsel dönüşüm ve sağlıklaştırma yapsalardı yıkımın derecesi bu kadar yüksek olmazdı.
O yüzden CHP’nin yeniden aday gösterdiği Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a gösterilen tepkileri yerinde buluyorum.
Sen 10 yıl burada belediye başkanlığı yapacaksın ve kenti güvenli hale getiremeyeceksin. Oturduğun belediye binası bile yıkılacak!..
Sonra halktan gelen istemiyoruz tepkilerine inat “Adayım, istifa etmiyorum” diyeceksin.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları