AK Parti camiası da bu haksız uygulamayı tasvip etmiyor!..
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -"Gazetecinin siyasi görüşü ve tarafı olmaz" gibi vasat, demode söyleme katılmıyorum. Demokrat Parti kökenli bir ailenin ferdi olarak AK Parti'yi kurulduğu andan itibaren gerek lider bazında gerekse siyasi misyon ve vizyon anlamında, politikalarını bilfiil canı gönülden desteklemiş biriyim. Dönem dönem teşkilatlarda görev aldım, yerel ve genel seçimlerde aday oldum. Listelere girmesem de, girip seçilemesem de hiçbirinde küsmedim.
Siyaseti rant ve makam kapısı olarak da görmedim. Öyle olsa idi çoktan ya meclislerde ya şirketlerde koltuğum olurdu. Siyasi kimliğimi kullanarak iş takipçiliği de yapmadım. Komisyonculuk da...
Zaten tüm bunları yapsaydım bu gün mesleğimde ayakta kalmak, rızkımı kazanmak için mücadelemi vermezdim. Kavga taraftarı hiç olmadım. "Benim kavgam, davamın kavgası" dedim. Ama siyasetin iç dinamiklerinde yeri geldi parti içi dengeler arasında taraf oldum ve onların kavgasında, en çok da ezilen ben oldum. Yine küsüp kenara çekilmedim.
Bu arada, siz bakmayın bugün sosyal medyalarından saldıran bazı densiz ve hadsizlere. Onlar şu dönemin en kral trolleri, troliçeleri. Benim yıllardır siyasi mücadele ettiğim, bedel ödediğim davama çakarken, şimdi içinde kaymağını yiyorlar. Afiyet olsun. Yiyin, siz bu gün varsınız, yarın yoksunuz. Ben ve bizler dün vardık, bugün burdayız, yarın da burdayız.
Ve...
Yine süreçte yeri geldi il başkanlarına "partiyi temsil edemiyorsun" deme cesaretini gösteren tek kalem olduğum, yeri geldi belediye başkanlarına "yanlış yapıyorsun, AK Parti belediyeciliği bu değil" diyebildiğim için muhalif ilan edildim, dışlandım.
Aynen son 3 yıldır olduğu gibi...
***
Bunları neden mi yazdım? Hani eski Bakan Faruk Çelik, geçen gün "Ben AK Partili'yim. Partimin başarısı için çalışırım. Partime, kentime karşı sorumluluğum var. Belediye başkanlarımın arkasındayım" demişti ya, benim onun gibi devlet ve siyasi gücüm yok ama, bu davanın en arkalarında giden, kendi halinde sade bir üyesi olarak AK Parti'ye karşı sorumluluklarım olduğu gibi, bu kente ve ülkeye karşı siyaseten ve idareten yapılanlardan da sorumluyum.
Evet Cumhurbaşkanı'ndan, partiden, milletvekillerinden, belediye başkanlarından, teşkilat yöneticilerinden yana tarafım. Onların seçilmesi için çalıştığım için bugün arkalarındayım. Ama davasına yıllardır bağlı biri ve medyadaki kalemşörü olarak hem partinin politikalarında hem teşkilat yöneticilerinde hem de seçilmiş başkan ve milletvekillerinde "doğruya doğru, yanlışa yanlış" deme ve onları yeri geldiğinde denetleme, sorgulama hakkım var.
Aksi taktirde körü körüne siyaset yapmış olurum ki, hiç yapmayayım daha iyi...
***
İşte bu kapsamda;
Bursa'da 2017 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iradesiyle teşkilatlarda ve belediye başkanlığında bir değişim yaşandı. Ve inanın hemen hemen tüm partililer bu değişimlerin arkasında durdu. Çünkü hem parti hem de belediye iyi yönetilmiyordu. FETÖ, rant, yolsuzluk, iş takipçiliği, komisyonculuk iddiaları ile kısır çekişmeler ve kavgalar almış başını gidiyordu. Belediyede de dar bir yönetim anlayışı vardı. Ben yaptım oldu mantığıyla kentin tarihi ve doğal dokusu derinden yara aldı. O gün Bursa halkının içine sinmeyen pek çok yatırım bugün kentin kangreni durumunda.
2011 yılından beri bu parti ve partililer kavgalardan çok çekti. İl başkanları bakanlarla, bakanlar belediye başkanlarıyla, ilçe başkanları milletvekilleriyle, belediye başkanları STK'lar ve medya patronlarıyla, gazetecilerle sürekli kavga halindeydi. Hep derim, AK Parti'nin kendi nitelikli insanını yeme ve yedirme, küstürme, kendi hizmetlerini, yatırımlarını baltalama çabasını, muhalefet yapmaya kalksa inanın bu kadar başarılı olamazdı.
Aynen son 3 yıldır olduğu gibi... Yönetimler partinin bakanlarıyla, belediye başkanlarıyla, eski milletvekilleriyle, eski il ve ilçe başkanlarıyla, eski belediye başkanlarıyla, gazetecilerle sürekli bir dışlama ve kavga halindeler.
Ve tabiii bu yönetim döneminde türeyen trol ordusu kavgayı daha da körükledi. Bu kavga artık partinin kavgası olmaktan çıkıp topluma da yansıdı. Bir kamuoyu araştırmacısı arkadaşım, geçen hafta dar kapsamlı yaptığı araştırmasında bugün seçim olsa partinin oyunun yüzde 30'lara düştüğünü ve büyükşehir ile ilçe belediyelerinde büyük bir kayıp yaşayacağını söyledi.
İnanın şu son enBursa.com'a yönelik kavga toplumsal boyutta infial yarattığı için parti içinde de hiç tasvip edilmiyor. Siz bakmayın enBursa.com'daki haber ve yayınlarda muhalif partilerin açıklamalarının yer aldığına. Ben biliyorum ve tanığım.
AK Parti'nin bakanlarından milletvekillerine, ilçe başkanlarından belediye başkanlarına, mahalle temsilcilerinden eski parti yöneticilerine kadar pek çok isimle birebir görüşüyorum ve hepsi özellikle şu son yapılan "uygulamayı" haksızlık olarak nitelendiriyorlar. Her ne kadar bazı dostlar yazabilirsin, sorun yok deseler de isimlerini yazmayacağım, çünkü açıklama yaptıkları an içeride paralı yazarlarca "linç" kampanyasına tutulacaklar.
Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan:
"Teşkilatın tozunu yutmuş tüm yol arkadaşlarımızla irtibatımızı güçlendireceğiz. 'Küçük olsun benim olsun' sığlığıyla değil, 'Büyük olsun bizim olsun' vizyonuyla hareket edeceğiz. Hiç kimseyi dışlamadan, kırmadan dökmeden, hatta varsa kırık kalpleri tamir ederek çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Unutmayın, bize gurur, kibir, nefsaniyet yakışmaz. Tam aksine her zaman tevazuuyla, samimiyetle, gayretle halkımızın karşısında duracağız ve biz size efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya geldik diyerek onlara hizmet edeceğiz. Sizlerden vatandaşlarımız arasında ayrım yapmadan, eşitlik ve adalet ölçüsünde hizmetlerinizi sürdürmenizi istiyorum."