“Pembe Ekim” nedir?
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre meme kanseri son yıllarda akciğer, prostat, mide ve kalın bağırsak kanserlerini de geçip konulan tanılar içinde yüzde 11.7 ile ilk sıraya yükselmiş. Onu yüzde 11.4 ile akciğer kanseri tanısı, yüzde 10 ile kalın bağırsak tanısı takip ediyor.
Dünyada her 8 kadından 1’i meme kanserine yakalanırken, Türkiye’de her 4 kadından 1’ine bu tanının konduğu ve her yıl 20-28 bin meme kanseri vakası tespit edildiği belirtiliyor.
Meme kanserinin eskiden sadece kadınlarda görüldüğü bilinirken günümüzde erkeklerde de sıklıkla rastlandığını belirtelim.
Görüldüğü gibi tablo vahim.
Peki, vaka sayısı hızla artan bu hastalıktan kurtulmak mümkün mü?
Evet hem de yüzde yüz.
Tek şart erken tanı.
Yani bu hastalığa karşı bireyleri ve toplumu bilinçlendirmek, farkındalık yaratmak.
İşte bu yüzden dünya genelinde her yıl 1-31 Ekim tarihleri Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak kabul ediliyor ve bu ay içinde sağlık camiasının kuruluşları, STK’ları ve hekimleri özellikle her yaştaki kadınları bu hastalığa karşı bilinçlendirmek, erken teşhis için taramanın önemini vurgulamak amacıyla bir dizi etkinlikler yapıyorlar.
Biz de hafta içinde önce meme kanseri ile mücadelede Türkiye’nin ilk derneği olan Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği ONKODAY’ın programına katıldık. Başkan Füsun Önen ile meslektaşlarımız Güzin Abraş, Neslihan Alkoçlar’ın ev sahipliğinde kendi binalarında gerçekleşen toplantıda bugüne kadar yaptıkları çalışmaları ve bu ay içindeki etkinlik programlarını aktardılar.
Başkan Füsun Hanım “Bu ay Pembe Ekim ayı. Erken teşhis bu hastalıkta da çok önemli. Ne kadar çok tarama yaparsak, ne kadar çok kadınlarımızı bilinçlendirirsek bu hastalığı erken teşhis ederiz”derken, ONKODAY’ın Türkiye’de bir ilk olan örnek Konuk Evi’nden de bahsetti:
“Altınşehir’de 55 metrekarelik, 15 odalı 2 katlı konukevimiz var. Bursa dışından, köylerinden gelen hastalarımız buradan faydalanıyor. Çünkü bu hastalığın tedavisi bazen 20 gün ila 45 gün arasında sürekli hastaneye gitmeyi gerektiriyor. Hastalarımıza bu imkânı verince onların otel, konaklama ve yol gibi maddi manevi yüklerinden kurtarmış oluyoruz. Öğle ve akşam yemeği veriyoruz. Moral bakımından müthiş katkı sağlıyor”
Toplumsal farkındalık oluşturmaya çalışan bir başka kurum da Hayat Hastanesi oldu. Başhekim Dr. Fatih Özkul ile Genel Müdür Betül Kabalar’ın ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısı salonuna girdiğimizde neredeyse yer gök pembe idi. Doktorlar, hemşireler pembe önlük giydikleri gibi masa üzerindeki kağıt ve bez servis peçeteleri de pembe, meyve suyu da kızılcık şurubundandı.
Yakalarına da ayın simgesi pembe kurdela takılmıştı.
Kadın gazeteciler ile kadın muhtarlar ve dernek başkanlarının davetli olduğu toplantıda alanında usta hekimlerden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin uzunca bir bilgilendirmede bulundu.
“Bu hastalık hızla artıyor ve halk sağlığı olarak ele alınmalıdır” diye söze başlayan Dr. Servet Yetgin, toplumda yanlış kanıyı da düzeltti:
“Kişinin kendisini muayenesi teşhiste yüzde 70, doktorun muayenesi yüzde 20, kalan da mamografi taramasıdır. Muayene 20’li yaşlarda başlamalı.
Avrupa’da her 100 kadından 40’ı kendini muayenesinde bu hastalığı yakalarken, biz de her 100 kadından 6’sı bunu teşhis ediyor. Bir de mamografi çektirmek meme kanserinin tetikler deniliyor ki tamamen uydurma. Aksine teşhis de önemli bir araç ve bu araç sayesinde meme kanseri ele gelmeden 2 yıl önce saptanabiliyor”.
Bu arada yeri gelmişken belirtmeliyim. Mesleğim gereği iyi gözlemciyimdir. Bursa’da babalarından işi devralan 2. nesil içinde Dr. Fatih Özkul’u tek geçiyorum. Babasının bayrağını şimdiden daha da yukarılara çıkarıyor.