04 Nisan 2021 - Pazar

AK Parti‘yi gizli bir el aşağıya doğru çekiyor!

Yazar - Cennet Yüzer Cankılıç
Okuma Süresi: 7 dk.
962 okunma
Cennet Yüzer Cankılıç

Cennet Yüzer Cankılıç

cankilic@ritimhaber.com -
Google News

 Artık ben de kanaat getirdim. Gizli bir el AK Parti’yi, hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aşağıya doğru çekiyor. Hem de çok hızlı ve sert biçimde.
Son 2 yıldır böyle…


Hiç kimse de çıkıp “Dış mihrakların işi”ya da moda tabirle “FETÖ kumpası” diye ucuz polemiklere girmesin. Hayır efendim, dış güçlerin değil tamamen iç güçlerin işi bu…
Elbette, 19 yıllık süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki AK Parti iktidarını al aşağı etmek için, operasyon üzerine operasyon çeken küresel dış güçler oldu. Terörle, finans baskılarıyla, darbe girişimleriyle, istihbarat  operasyonlarıyla, Gezi ayaklanmaları ile 6-7 Ekim olaylarıyla  devirmek için çok mücadele ettiler ama başaramadılar.
Ama onların başaramadığını maşallah AK Parti içindeki derin AK Partililer bir güzel başarıyorlar.
Hatta muhalefet partilerinin bile yapamadığı kadar içeriden Erdoğan’a ve hükümete muhalefet yapıyorlar.


                             **                               **                                    **

Peki, “kim bunlar?” bilmiyorum.
Ama benim ve halkın bildiği bir şey var ki, iktidar partisi 19 yıllık siyasi geçmişinde kuruluş felsefesi ve iktidarda kalma  becerisine yakışmayan tavır, davranış ve uygulamalar içinde.


Sanki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile halkın arasına büyük bir duvar örülmüş. Partiyi kurarken yola çıktığı, ağır toplar ya da akil adamlar olarak nitelendirilen yol arkadaşları artık yanında değil. Yanındaki kurmaylarına bakın hepsi sonradan etrafında toplananlar.
Teşkilatlarda da aynısı söz konusu. Son 3 yılda teşkilat kademelerinde görev alanlar, bunlara milletvekilleri ile belediye başkanları da dahil genelde partide ve toplumda pek karşılığı olmayan isimlerden oluştu. Deyim yerindeyse AK Parti içinden yepyeni bir AK Parti doğdu. (Bursa bu konuda daha şanslı. Çünkü belediye başkanları ile vekiller bir kaçı hariç kent siyasetinde tanınan isimler)


                             **                                  **                             **


Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle TBMM’nin  etkisizleştirilip, tüm  yönetme iradesinin   Cumhurbaşkanında toplanması “tek adam algısını” daha da kuvvetlendirdi. AK Parti de bu algıdan rahatsız olmuş olacak ki,   5-6 ay önce partide  tabandan en yukarıya kadar bir “yapısal değişim” hareketi başlatıldı. Kısmen de başarılı bir değişim oldu. İstanbul ve Ankara gibi Bursa’da büyükşehir olarak bu değişimden nasibini aldı.


Ancak sıra partinin MKYK ‘sına, Kabine değişikliği ile ekonomi, siyaset ve yargı reformlarına gelince işte o gizli el devreye girdi ve açılım yerine bir anda daralma görüntüsü ortaya çıktı.


Önce AK Parti’nin büyük kongresinde beklenen o MKYK değişmesi gerçekleşmedi. İllerinde seçim kaybetmiş, teşkilatları bölmüş isimler yerlerini korurken, değişim adı altında 50 kişilik MKYK listesi 75’e çıkarıldı. Sonra da MKYK’nın yüzde 40’ı değişti denilerek işin içinden çıkıldı.


Ardından partinin en üt karar mercii olan MYK’nın oluşumunda da aynısı görüldü. 2-3 kişinin değişiminin dışında bir yenilik yoktu. Ardından 3 ay önce Hazine ve Maliye Bakanı ile beraber sürpriz şekilde değişen ve piyasalarda kabul gören Merkez Bankası Başkanı yine bir gecede görevden alındı. Siyasi camia bu değişimi anlamlandırmaya çalışırken, piyasaların tepkisi çok sert oldu ve uzun süredir yerinde duran dolar bir anda yükselişe geçti.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yargı reformlarından bahsettiği bir dönemde HDP’nin kapatılması ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin peş peşe gelmesi sadece demokratik anlamda uluslararası alanda sıkıntı yaratmadı, yabancı sermayenin de kaçmasına yol açtı.


Ve yine aylardır toplumda da beklenen Kabine değişikliğinin gerçekleşmemesi piyasalardaki dalgalanmayı devam ettirirken, işsizliğin ve enflasyonun artması, üretimin, yatırımın durması, pandeminin yarattığı 3.dalgadan dolayı  bir ay sonunda yeniden kapanmanın gelmesi halk nezdinde tam anlamıyla bardağı taşıran damla oldu…


Bunlara bir de kafeterya, restoran ve lokantalara giriş için yüzde 50 doluluk oranı  şart koşulurken, AK Parti kongrelerinde salonların insanların gözünün içine baka baka tıklım tıklım doldurulması, AK Parti genel merkezi personelinin lüks otomobili içinde kokain çektiği görüntülerin ortaya çıkması zaten uzun süredir  AK Partililerin şatafatlı yaşam içinde olduklarına dair algıyı daha da kuvvetlendirdi ve iktidar partisine karşı sokaktaki kendi seçmeninde dahi bir büyük  kırılmaya yol açtı.


AK Parti 19 yıllık siyasi tarihinde hiç eleştirilmediği kadar sert eleştirilere maruz kaldı ve halen kalmakta. Bu partiyi içeriden ve dışarıdan kurulduğu tarihten bu yana yakından takip eden biri olarak üzülerek diyebilirim ki, AK Parti’nin bugünlerde hızlı bir eriyiş içinde olduğunu farketmemek için kör olmak lazım. Cumhurbaşkanı Erdoğan gerçekten ya halktan koptuğu için, aşağıda olup biteni bilmiyor, kurmayları onu doğru bilgilendirmiyor ya da her şeyin farkında. Bilinçli olarak kendini de partiyi de  aşağıya çekiyor...

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları