Bakan Çelik korkaklar diye kimleri kastetti?
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Kendi deyimiyle 45 yıldır siyasetin içinde, 42 yıldır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yol arkadaşı, 16 yıl AK Parti Milletvekili, 11 yıl aralıksız bakanlık yapmış, son 5 yıldır Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği dışında siyaseten hiçbir aktif görevi yok.
Ama gelin görün ki siyasetin tam içinde, göbeğinde ve sahada.
Doğruya doğru:
AK Parti’nin Bursa’da gerek teşkilatlar gerekse de kamuoyu nezdinde en etkili ismi. En çok teveccüh gören şahsiyeti. Bursa’nın ağır ağabeyi.
Ve tabii aynı zamanda en çok çakılan, en çok dezenformasyona uğrayan ve yine kendi deyimiyle en çok “itibar suikastı”na maruz kalan biri.
Gün geçmiyor ki, kendi deyimiyle ”besleme basında” “besleme gazeteciler””kalemini satanlar” tarafından alakasız, asparagas haber çıkmasın.
****** ******
Yok, İçİşleri Bakanlığı için Ankara’da kulis yapıyor, yok Alaçam’da kaçak saray yavrusu gibi villası var, yok Büyükşehir Belediye Başkanlığı için çalışıyor, yok doktor kızına özel torpil yapıldı, yok Mudanya’nın yarısı onun, yok CHP’li Mustafa Bozbey’in ortağı, yok başka partilerin teşkilatlarına adam yerleştiriyor, yok Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa’ya geldiğinde elini sıktı, yok sıkmadı, yanyana geldiler? Yok üstü kırmızı kalemle çizildi, yok medyası var.
Liste uzayıp gidiyor. Buna can mı dayanır? Sabır da bir yere kadar.
İşte dün sabah o sabır taşı çatladı. Açtı ağzını, yumdu gözünü. Eski Bakan Faruk Çelik, kendisine yönelik yapılan tüm bu itibar suikastı ve asparagas haberler için İTÜ Evi’nde bir basınla sohbet toplantısı düzenledi.
***** *****
Belirtmeliyim ki uzun zamandır yerel basının etkili isimlerinin ağırlıkta olduğu bir toplantıda bulunmamıştım. Öyle ince ve hassas bir çağrı yapılmış ki, Çelik’e yapılan itibar suikastının tarafları bile toplantıda idi. Gelmeyenler ile gelemeyenlere de arkadaşlarınca özel canlı yayın yapıldı.
Bakan Çelik, konuşmasını 3 bölümde toparladı. Birinci bölümde yerel medyanın kentlerin ve ülkelerin demokratik gelişimi için bir güç olduğunu belirterek yerelde desteklenmeleri gerektiğini,medya ve gazeteci ayrımı yapılmasının yanlışlığını anlattı, İkinci bölümde ticari ve siyasi hayatını anlattı, 3.bölümde hakkındaki iddiaları cevapladı.
Ağır konuştu:
“Bursa’da az da olsa besleme usulü çalışan gazeteciler var” dedi. “satılık kalemler var ” dedi.”İftira atmayın” dedi “İtibar suikastı yapmayın” dedi. “Sonuna kadar eleştiri yapın, eleştirip de dava atığım bir Allah’ın kulu yoktur” dedi. Ver parayı yazsınlar, haysiyet cellatlığı yapıyorlar” dedi.
Kendisine yönelik algı operasyonlarının, iftira ve iddiaların arkasında kimlerin olduğunu da iyi bildiğini söyleyen Çelik mesajını verdi:
“Bunları ve arkalarındaki siyasetçileri son kez uyarıyorum”
***** *****
Çelik’in toplantıdaki konuşmasına dair detayları enbursa.com’un yazarlarından Yüksel Baysal ile Okan Tuna anlattıkları için yenilemeyeceğim.
Ancak Bakan Çelik bu sefer gerçekten kararlı bir duruş içinde idi.
Dedi ki:
“Artık susmayacağım, konuşacağım. Yok öyle meydanı boş bulmak. Asparagas haber yapmak. Bundan sonra sesini yükselten, konuşan Faruk Çelik göreceksiniz. ”
Nitekim dediğini de yaptı.
Basınla olan sohbetinde hakkındaki iftira ve iddiaları açıklıkla cevaplandırdığı ve özellikle Alaçam’daki kaçak villa, saray, yavrusu diye yazılıp çizilen bağ eviyle ilgili fotoğraf ve tapuları da gösterdiği halde ilerleyen saatlerde aynı odaklardan aynı minvalde çıkan yazılara sessiz kalmadı.
İlk defa sosyal medyasından “müfteriler” olarak nitelendirdiği bu kesime yönelik öyle sert ifadelerle paylaşım yaptı ki, okuyanlar şaşırdı, bir anda gündem oldu:
Çelik söze “Uzun zamandır ben susarken , birileri ileri geri konuştu. Bazıları ile hukuk önünde sessiz sedasız hesaplaştım ve mahkeme tarafından cezalandırıldılar. Ama tescilli müfterilerin bana ve aileme karşı iftiraları bitmedi” diye başlayıp;
“ Yüzleşemeyeceğim bir Allah’ın kulu yok, Hal böyleyken davet edildiği halde toplantıya gelemeyenler, korkaklar konuşmaya devam ediyor.” Dedikten sonra çağrıda bulundu:
“Korkaklar sizin için de yüreğiniz yetiyorsa özel seans yapabilirim, hadi buyrun”.
Sonuç itibariyle, O’nun maruz kaldığı siyasi lince, ben de aynı kesim tarafından sık sık maruz kaldığım için sözlerinin altına imzamı atıyorum. Meydan bu kadar boş değil. En çok da üzüldüğüm nokta ömrünü siyasi davaya vermiş birinin ve birilerinin itibarsızlaştırılması operasyonlarının dışarıdan değil, içeriden yapılıyor olması ve bunları gören, bilen partililerin de korkudan olsa gerek, öylece seyrediyor olması…
Yazık…