10 Ocak 2022 - Pazartesi

Mesleğimizin can çekiştiği dönemlerdeyiz…

Yazar - Cennet Yüzer Cankılıç
Okuma Süresi: 6 dk.
497 okunma
Cennet Yüzer Cankılıç

Cennet Yüzer Cankılıç

cankilic@ritimhaber.com -
Google News

Maşallah mesleğimizle ilgili özel gün farkındalığı diğer mesleklere nazaran birden çok.

İlki, Osmanlı İmparatorluğu dönemine dayanıyor. Türk basınında uygulanan sansürün 24 Temmuz 1908’de kaldırılmasından dolayı, sansürün kaldırılışının yıl dönümü olarak 24 Temmuz Basın Bayramı;

Diğeri 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü, bir diğeri de 4 Ocak 1961’de gazetecilere belli yasal haklar getiren 212 sayılı Basın Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden dolayı kutlama günü olarak ilan edilen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü.

Aslında her üçü de ülkemize özgü kutlama günleri.

De…

Ülkemizin içinde bulunduğu küreselleşme faktörlerinden de kaynaklanan ekonomik, sosyal ve siyasal atmosferin olumsuzluğu nedeniyle ortada kutlanacak özel gün olduğunu pek sanmıyorum.

                               *****                                *****                                 *****

Öncelikle severek yaptığım ve benim gibi bu mesleğe gönül verip hem sahadan hem de mektebinden gelen haberci meslektaşlarımın, mesleki büyüklerimizin en büyük sıkıntısı gazeteciliğin itibarının içeriden ve dışarıdan müdahalelerle zedelenmesi, yozlaştırılması.

Eskiden gazetecinin, gazetelerin, TV’lerin ve radyoların bir itibarı vardı. Şimdi sadece yerel anlamda bahsetmiyorum, genel olarak da gazeteciye ve medya kuruluşlarına karşı bir güvensizlik söz konusu.

İkincisi, ekonomik nedenlerin mesleki kurumların, gazetelerin ve TV’lerin yayın hayatlarını sürdürülebilir olmaktan çıkarması. Ve dolayısıyla pek çok gazetecinin işsiz kalmasına yol açması.

Teknolojik değişimleri de ben ilk sıralarda görüyorum. Çünkü dijitalleşme sosyal medya denilen ülke sınırlarının kaldırıldığı küresel bir medya akımı yarattı. Yeni medya akımı olarak da adlandırılan mecra yazılı ve görsel medyanın da önüne geçmiş durumda. Hem anlık haber alma aracı olarak hem de reklam ve tanıtım aracı hem de iletişim mecrası olarak özellikle yazılı basın büyük yara aldı. Bu arada sınırsızlığı ve denetimsizliği, kuralsızlığı sadece biz basının değil, kısa zamanda maalesef bireylerin, toplumların ve devletlerin de en büyük sıkıntısı haline geldi.

Toplumda had safhaya ulaşan siyasi kutuplaşmadan dolayı  “O’nun bunun adamı ve siyasi partilerin yayın organı “şeklinde tanımlanan keskin ayrışma da medyanın en büyük sıkıntılarından biri olurken, bugünün önemini ifade eden 212 Basın Kanununun son dönemde ayrıcalığını ve önemini yitirmiş olması da mesleğimizin özlük haklarının kaybedilmesine yol açtı.

                            *****                                *****                              *****

 Mesleğimizle ilgili daha pek çok sıkıntıları ifade edebiliriz.

Elbette “iktidar baskısı” iddiaları da düne dair en çok dillendirilen sorunlardan biri idi. Bu baskıyı yaşayan meslektaşlarım yok dersem haksızlık etmiş olurum. Kaldı ki ben de yerelde dönem dönem yaşadım. Zülfü yâre dokunduğum için kâh işsiz kaldım, kâh uzaklaştırma cezası aldım. Ya da yazılarıma inceden müdahale edildi.

Lakin, sadece AK Parti iktidarında “gazetelere ve gazetecilere büyük baskı var, hürriyetleri engellendi, tutuklandılar” demek siyasi yanlılığın bir parçası olur. Hapiste bulunduğu iddia edilen gazeteci olarak adlandırılanların dosyalarına baktığınızda meslek faaliyetlerinden değil bu mesleğin kılıfında kanun dışı eylem ve tutumlar içinde olduklarından ceza aldıklarını görürsünüz. Netice de şöyle ya da böyle “baskı” maalesef her iktidar döneminde mesleğimizin en büyük problemlerini oluşturdu.

Ve tabii ki, haber alma özgürlüğü insanlığın evrensel en temel özgürlüğüdür. Engellenemez.  Bu özgürlüğün uygulanabilmesi ise toplumların, ülkelerin ancak tam demokratik gelişmişlikleriyle doğru orantılıdır. Şu bir gerçek ki Türkiye olarak daha çok yol kat etmemiz lazım.

Sonuçta dünün önemine dair pek çok anlamlı mesajlar aldık.  Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Günün anlamına dair biz basın emekçilerini unutmayanlardan biri de Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’dı. Bizleri Mudanya’da sabah kahvaltısında bir araya getirdi, hem mesleğimizin onurunu hatırlattı hem de kendi çalışmaları hakkında sorulan soruları yanıtladı.

Ardından bizleri talep üzerine Mudanya’nın tarihi seyir tepesi olarak bilinen Yıldıztepe’deki yeni düzenleme projesine götürdü. Son rötuşlar yapılıyor, 3 ay sonra tamamen bitmiş olacak ve gerçekten sadece Mudanya değil, Bursa’mız da güzel bir seyir tepesi tesisi kazanmış olacak.

Dün akşam saatlerinde bir güzel davet de Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’tan geldi.  Önceki yıllarda olduğu gibi bu dayanışma gününü unutmadı ve Merinos AKKM’de bir basın yemeği ile basın emekçilerini buluşturdu. Bursa basınının buluşmasına AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan da katıldı. Ancak bu geceye dün öğle saatlerinde Orhaneli Yolu’nda göreve giderken geçirdikleri trafik kazası sonucu yaşamını yitiren 4 itfaiye çalışanının acısı damga vurdu.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları