Domates, biber, patlıcan Allah muhafaza!!!
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -
Meyve sebze alış verişimi mutlaka cumartesi günleri pazardan yaparım. Bu pazar da önce İhsahiye’deki sonra da oturduğum Soğanlı Mahallesi’ndeki kapalı pazar yerine gittim.
İki pazardan hangisini tercih edersin derseniz, mahallemdekini. Çünkü İhsaniye’dek adı üstünde sosyetik pazar.
Doğal olarak pazar alanının yaşam startına göre kenar mahallelerdeki pazarlara oranla bir lira ile iki lira arasında oynamalar olabiliyor.
Tüm kadınlar gibi ben de çarşı ve pazarın nabzını iyi tutarım, ne nerede ucuz mutlaka bakarım.
Gerçekten sonbahar kabusu gibi. Eylül ayıyla beraber ülkemizin üzerine bir hayat pahalılığı kabusu çöktü. Karabasan gibi… Gitmek bilmiyor.
Hani o doların ilk arttığında etiketler de birden fırlamıştı ya, o günden sonra dolar inişte ama etiketler yükselişte.Gerçekten de halk arasındaki deyimle meyve sebze ateş pahası.
3 kg. patates 10 lira, patlıcan bir hafta önce 14 lira idi, bu hafta 8 lira, domatese 8 liranın altını daha görmedi. Kabak 7 lira. Marul 4 lira, yüzüne bakmadığımız küçücük demet maydanoz 2 lira.Deteotu 2 lira. Kuru soğan hala altınla yarışıyor. Kilosu küçükleri 5, büyükleri 7 lira.
Balık fiyatlarına girmmiyorum bile… Bu sene Bursa’daki tüm pazarlarda hamsi parmağımızdan küçüktü ve 20 liranın altına düşmedi.Yani anlayacağınız hamsimiz de artık yok!
Bu hafta tanıdık birkaç kadın pazarda yolumu kesti. “Hep siyasileri yazıyorsun, yazsana şu pazarı. Meyve sebze elimizi yakıyor.” Diye sitem etti. Biri hızını alamadı AK Parti kimliğimden dolayı da sanki suçlu benmişim gibi öfkesini benden çıkarmaya kalktı.
“Tutturmuşsunuz bir beka sorunu, beka sorunu. Tamam anladık da, bu pazardaki meyve sebzenin bekayla ne alakası var ? Bunları yurt dışından mı alıyoruz?
******** ******** ********
Ne diyebilirim ki…
3 tarafımız denizle çevrili, 780 metre kare kara parçasına sahip bereketli topraklar üzerindeyiz. Mübarek ne ekersen onu biçiyorsun. Allah’tan ki toprağa atıp ta tek bitmeyen kin tohumu. Zaten sorun da orda ya, bizi bölmenin tek yolu bu kin tohumunu ekip yeşertmek.
İşte bu yüzden bu seçimlerin ana teması beka sorununundan domates, biber, patlıcana döndü.
Liderlerden tutun da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim meydanlarında yaptığı konuşmaların geneli biber, domates, patlıcan, soğan, patates üzerine.
90 ‘lı yıllarda tüp, bakliyat kuyrukları oluştururdu, şimdi meyve , sebze.
Çünkü vatanadaşın en yumuşak karnı burası.
Eğer buradan saldırırlarsa biliyorlar ki hükümetin kalelerinde delik açacaklar.Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu gördüğü için tarım bakanlığı ve belediyeler kanalıyla mobil tanzim satış mağazaları açmaya başladı.
Aradaki komisyoncu çıkınca bu tezgahlardaki fiyatlar düştü.
İyi güzel de bu sefer farklı bir sorun ortaya çıktı. Pazarcı esnafı ile yıllardır bu zincirin halkasını oluşturan komisyoncu, hal esnafını ne yapacağız?
Birkaç gündür onlarla da konuşuyorum, dertliler. Kızgınlar. Kendilerinin bir anda rantçı sınıfına sokulup, kötü adam rolüne büründürülmesine tepkililer. Ve bir de tabii böyle devam ederse işsiz kalma durumları var. Eve ekmek götürememe…
Madalyonun bir yüzünü ak yapalım derken, diğer yüzü kararatılıyor. Çare evet aradaki komisyoncuları çıkaralım, özellikle büyük rant sağlayan büyük tüccarları. Ama nereye kadar?
Çare belli, yeniden toprağa yüzümüzü dönmek. Nitelikli katma değeri yüksek yerli tarım politikamızı uygulamak. Yerli tohumlarımızı yeniden çoğaltmak, kimyasal gübreleri yasaklamak ve her gencimizi ille de üniversiteli yapacağız diyerek, istihdam kapısı kapalı olan işsizler ordusu yaratmak yerine, eğitimli çiftçiler yetiştirmek…
Yoksa bu biber, patlıcan, domates bırakın hükümeti, ittifakları götürmeyi , Allah korusun ülkeyi bile elden götürür de ruhumuz duymaz…
