04 Şubat 2021 - Perşembe

Boğaziçi’ndeki eylemler amacından saptırılıyor…

Yazar - Cennet Yüzer Cankılıç
Okuma Süresi: 5 dk.
1016 okunma
Cennet Yüzer Cankılıç

Cennet Yüzer Cankılıç

cankilic@ritimhaber.com -
Google News

İstanbul Üniversitesi’ne girdiğim 1985’de üniversitenin önündeki YÖK karşıtı eylemlere katılmadım çünkü içlerinde radikal örgütlerin temsilcileri vardı ama, 1980 darbesi ürünü olan YÖK’ün, üniversitelerin özerkliğine ve bilim yuvası özelliğine ters bir kurum olduğu görüşünü savunan ve kesinlikle kaldırılması gerektiğini düşünenlerdendim.

 

Gençlik mi dersiniz, yoksa zamanla yaşın verdiği bilgi, birikim ve  tecrübe, deneyim mi dersiniz, yoksa hayatın ve devletin otoritesinin zamanla sizi belli bir düşünce kalıbına göre yontması mı, ya da zamanın şartlarının yenilenmesi mi dersiniz. Adına ne derseniz deyin, değişim zamanın ruhuna göre kendini her biçimde gösteriyor.

 

Aynen, 60’ların akımında yetişen gençliğin 90’larda belli bir olgunluğa geldiğinde farklı düşünmesi gibi, aynen 70’lerde ve 80’lerdeki Tür gençliğinin 2000’lerde o sağ-sol kardeş kavgasından pişman olduğu gibi… Aynen 80 ve 90’larda üniversitede okuyanların bugün daha farklı düşünce ve siyasal akımlarla yeni bir bakış açısına sahip olmaları gibi…

 

Ama şimdi?

 

Hiç de öyle düşünmüyorum.

 

Aksine YÖK’ün de içinde bulunduğu kurumların, özel ve kamu üniversiteleri ile STK temsilcileriyle daha da güçlendirilip, içlerinde özerk bir yapıya bürünmesi  ve alt düzenlemelerini ona göre sağlam ve demokratik olarak yapılanmaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü, kurumların demokrasilerde devletin idari mekanizmasının vazgeçilmez unsurları olduğu bir gerçek!..

 

Ancak bununla beraber, üniversitelerimizin de kendi içlerinde tam özerk yapıya kavuşturulmuş olmaları gerektiğini sonuna kadar savunuyorum. Akademik eğitim özgürlüğünün  siyasi baskı ve akımlarla biçimlendirilmemesi gerektiğini de…

 

Bu bağlamda sadece Boğaziçi Üniversitesi’nin değil, tüm kamu üniversitelerinin rektörlerini Mütevelli Heyeti gibi kendi içlerinde oluşturduğu kurumların vasıtasıyla seçilmesi gerektiğinin daha demokratik olacağını da…

 

Ama, böyle bir yasal zemin henüz oluşturulamadığı için, devletin yapmış olduğu rektör ataması  tamamen yasal ve hukuki…

 

Yani Cumhurbaşkanı’nın yaptığı atama yanlış değil.YÖK’ün sunduğu 3 isimden birini atadı.

 

Hatta şunu da belirtmek gerekir ki, Avrupa ve ABD üniversitelerinin pek çoğunun rektörleri biçim farklılığına rağmen aynen bizdeki gibi atama yoluyla görevlendiriliyor.

 

PROVOKATÖRLER YİNE İŞ BAŞINDA

 

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör atamasına gelince;

 

 

Öğrenci ve akademisyen eylemleri, Boğaziçi’nin geleneğine aykırı ve siyasal atama iddiasıyla başlasa da , süreç ve  gelinen nokta tamamen demokratik hak olan  gösterilerin dışında provokasyona dönüşmüş durumda.

 

Öyle ki, bir aydır izliyoruz öğrencilerin derdi kurum dışından atanan rektörün istifası olurken, onların içine karışmış olan siyasi ve terör odaklı kişi ve grupların amaçları ise tamamen iktidarı al aşağı etmek.

 

 

Hatta buradan 2. Bir Gezi Parkı Olayları çıkarma sevdası da var.

 

Zaten güvenlik güçlerinin müdahalesi de bu noktada gelişiyor. Öğrencilerin içine sızan ve bu eylemi fırsat bilen provokatörler aynen 2013 yılındaki Gezi Parkı Olayları gibi önce bu eylemleri tüm üniversitelere ardından da sokaklara taşımak istiyorlar.

 

Evet,  eylemler sırasında yakalanan gençler adliyeden salıveriliyor ama, içlerinden DHKPC li ve PKK’lı olan onlarca provokatörlerin tutuklandığını da görmezden gelemeyiz.

 

 

Hele ki , LGBT’lilerin orada ne işi var?

 

Kabe fotoğrafını yere sererek toplumun değerlerine yaptıkları saldırıyı kabul etmemiz mümkün değil…

 

Ayrıca şunu da merak ediyorum eğer Melih Bulu, AK Parti yerine CHP’den milletvekili adayı olsa idi, atandığında bu tür tepki doğar mıydı?

 

“Hiç sanmıyorum…”

 

Ki, AK Parti’den milletvekili adayı olması, akademik kariyeri için olumsuz bir durum değil. Neticede her akademisyenin bir siyasal düşüncesi var ve üstelik hatırlatmakta fayda var, 2000-2007 yılında görev yapan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in atadığı üniversite rektörleri hiç mi siyasi değildi? 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları