Okullar açılmalı, neden mi?
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -
Okullar açılacak mı açılmayacak mı? Kimse bilmiyor. Buna Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da dahil. Üşenmedim, Bakan Ziya Selçuk'un "okullar ne zaman açılacak?" sorusuna verdiği yanıtları geriye dönük araştırdım.
Hepsini tek tek okudum, TV açıklamalarını da dinledim. Siz de son 15-20 gün, bilemediniz son bir aylık cevaplarına bakın, ne dediğini anlamayacaksınız. Evet, Sayın Bakan konusuna hakim. Bir şeyler söylüyor, ama konuşmasından ne dediğini anlayamıyorsunuz. Sürekli A, B ve C planlarından bahsediyor. Muallakta. Eminim o da açıklamalarını dinlese veya okusa "Ya, ben burada ne demek istedim?" diye kendi kendine soracaktır.
Okullar açılsın mı açılmasın mı?
Bana sorarsanız açılmasından yanayım. Uzaktan eğitimin çocukların - buna üniversite öğrencileri de dahil- çalışma, anlama, disiplin ve öğrenme performanslarını iyiden iyiye düşürdüğü ortada. Siz bakmayın uzaktan eğitimde aldıkları notların yüksekliğine.
Külliyen yanıltıcı.
Mart ayından bu yana okullar kapalı ya, ilk zamanlarda okullar açılmasın diyenlerin oranı çoktu, ama şimdi öyle bir bir durum yok. Hava tersine dönmeye başladı. Enteresandır, okullar açılmalı diyenlerin sesi son dönemde daha yüksek ve gür çıkıyor.
- Neden mi?
Çünkü, görüyoruz. Çocuklar okula gitmeyip evde kaldıklarında farklı iki durum ortaya çıkıyor. Madalyonun birinci yüzüne göre, küçük çocuklar ve hatta gençler evde kaldığı halde bu illet virüs hala yayılmaya devam ediyor. Demek ki, başından beri "taşıyıcı kesim"in ağırlığı bunlarda değil.
Madalyonun öbür yüzün de de, hava şartları malum. Eve kapan kapan nereye kadar? Çocuklar parklardan, gençler kafelerden çıkmıyor. Evde tutmak mümkün değil. Bu durumda okula göndermek daha iyi. Hiç değilse okullarda belli bir disiplin altında, alınan tedbirlerle çocukları ve gençleri dışarıdan izole edebiliyorsun.
Sonuçta, bu durum camileri bulaş oranını arttırıyor diyerek kapatırken, Ayasofya Camii'nin açılışında 100 bin kişinin namaz kılmasına izin vermeye benziyor. Ya da düğün salonlarına kısıtlama getirirken, düğün, kına, nişan ve sünnet gibi cemiyetlerin evlerde yapılmasına...
TUNÇAK AİLESİNDEN ÖRNEK DAVRANIŞ
Söz düğünlerden açılmışken, düğün salonlarına getirilen kısıtlama pek çok düğün sahibinin cemiyetini yeniden revize etmesine yol açarken, bundan sonra örnek teşkil edecek çok güzel ve anlamlı bir uygulamanın da önünü açtı.
AK Parti Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Tunçak ile eşi Kamu Denetçisi Celile Özlem Tunçak'ın kızları Semanur'un hayatını Emirhan Emiroğlu ile birleştireceği düğünün Bursa ayağında pandeminin etkisi azalır diyerek 26 Eylül tarihini seçmişlerdi. Aileyle görüştüğüm için yakinen biliyorum, Bursa'da 400'e yakın davetlinin katılacağı nikah için düğün salonu tutulmuş, yemek ve tüm ikramlar en ince ayrıntısına kadar ayarlanmıştı.
Ancak 2 hafta kadar önce düğün salonlarına getirilen kısıtlama ve tüm ikramların kaldırılması nedeniyle Tunçak ailesi, yaşadıkları sıkıntıda kendilerini mutlu edecek bir çözüm yolu buldular. Yemekli düğünü iptal ederken, siparişi verilen ve ödemesi yapılan 400 kişilik yemeğin Sırameşeler'de bulunan Sevgi Evleri'ndeki çocuklara gönderilmesi yönünde karar kıldılar. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünü arayarak, bu görüşü belirttiklerinde onlar da memnuniyetle kabul ettiler.
Neticede, en mutlu günlerinde pandemi kurallarına takılıp, yaşadıkları kına ve yemekli düğünün iptal üzüntüsünü bu şekilde çocukları sevindirerek telafi yoluna giden Tunçak ailesinden de bu beklenirdi. Kent ve ülke siyasetine değer katan Tunçak ailesinin düğün yemeğini çocuklara bağışlama uygulamasının bundan sonra diğer iş ve siyaset dünyasına örnek teşkil edeceğine şüphem yok!..
