DİYARBAKIR'DA ANNELERLE BERABERİM
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Son 40 yıldır terör belasıyla ülkemizi bölmek isteyen PKK ve uzantılarının en büyük insan kaynağı bölgedeki ailelerin çocukları. Çocukları ya toplu ya da tek tek dağa kaçıran aileler, yıllardır ilk defa bu kadar yürekli bir eyleme imza atıyorlar.
15 gün önce Hacer Alkan adlı annenin, HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemi neticesinde oğlunu alıp eve gitmesinden cesaret alarak bir bir burada toplanan annelerin sayısı dün itibarıyla 21'e çıkarken, destek de çığ gibi büyüyor.
Ben de bu annelere oturduğum yerden kayıtsız kalamayarak destek vermek ve seslerini duyurmak için soluğu Diyarbakır'da aldım. Bir anne, bir gazeteci ve 2026 Hayme Ana Yörük Türkmen Derneği Başkanı olarak, 3 kimliğimle annelerin oturma eylemine katıldım. Bana Bursa'dan iki arkadaşım Cemile Ayşim ile Elmas Doğanay da eşlik etti.
KURGU İDDİALARIYLA ANALARIN SESİ KISILMAK İSTENİYOR
Şunu öncelikle belirteyim. Hiçbir dayatma veya organize bir planlama içinde olmadan tamamen kendi içgüdümüz ve çabalarımızla Diyarbakır'a geldik. Siyasi kimliklerimizi Bursa'da bırakarak...
Zira belli kesimde annelerin HDP il binası önünde evlatlarını almak için başlattığı oturma eylemi siyasallaştırılıp, devletin HDP'ye yönelik kayyum atamasından sonra ikinci bir kuşatması olarak toplumsal algı yönetimi senaryosu şeklinde yayılmaya çalışılıyor.
Ki, kesinlikle kabul edilecek bir iddia değil. Dışarıdan atıp, tutmak kolay. Anaların dilinden ancak analar anlar! Burada o havayı teneffüs ederken dahi bu annelerin yüreklerinden kopup gelen çığlığın asla ve asla öyle dayatma, önceden planlanıp kurgulanmış cinsten feryat olmadığını anlayabiliyorsunuz. Bunların hiçbiri provokatör değil!
Bu iddiaların amacı belli; anaların sesini kısmak. Bu iddiaları dillendirenler de PKK'nın ve HDP'nin oyununa bilerek veya bilmeyerek alet oluyor.
"ÖLÜ YA DA DİRİ ALMADAN GİTMEYİZ!"
HDP il binası önüne gittiğimde merdivenlerde oturmuş anne ve babaları gördüm. Ellerinde çocuklarının eski fotoğrafları öylece boyunlarını bükmüş oturuyorlar. Yıllardır mesleğim gereği çok eylem ve protestoları, olayları takip ettim. Kurgulanmışları da kendiliğinden gelişenleri de gördüm. Bu bir kurgu eylemi olsa anneler öyle evden terlikleriyle, üstlerine geçirdikleri palto ve hırkalarıyla gelmezler. Sadece çocuklarının ellerinde kalan son fotoğraflarını kapıp gelmişler.
Bu sefer yürekliler.
Merdivenlerde oturan ailelerin karşılarında çekim yapan gazeteci ve kameramanlar var. Polis ise HDP il binası önünde annelerin hemen arkasında olası bir saldırıya karşı dizilmiş. Karşı kafede de yer yer bulunuyorlar. Kesinlikle hiçbir müdahaleleri yok.
Sadece dışarıdan destek amaçlı gelen gazeteci ve STK temsilcilerinin isimlerini alıyorlar. O kadar...
Annelerle ve babalarla oturup görüştüm.
Hepsi kararlı.
2 konuda netler ve taviz vermeyeceklerini söylüyorlar.
Birincisi:
"Evlatlarımızı ya ölü ya da diri almadan buradan gitmeyiz!"
İkincisi:
"Bu ülke bizim, dağdaki çocuklar da şehit edilen çocuklar da bizim. Artık çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz. Hiçbir ana ağlamasın. Bu ülkeyi böldürtmeyiz!"
BABA KARAMAN: 5 YILDIR HABER ALAMIYORUM!
Acılı baba Karaman bağırdı:
"Oğlumu istiyorum, oğlumu. Ya dirisini ya ölüsünü, almadan gitmem!"
Oğlu Özcan Karaman 22 yıl önce PKK tarafından kaçırılmış. Ve 5 yıldır haber alamıyor.
Diyor ki:
"Hangi o... gönderdiyse oğlumu o... getirsin. Ben biliyorum, 2-3 tane olsa oğlum ben biliyorum yapacağımı. Sen kalk götür küçük çocukları dağa. Oğlumu götürmüşler önce bodruma kapatmışlar. Biliyorlar. Şimdi gitmiş belediye başkanı olmuş. Her yere gittim, savcılığa dilekçe verdim, karakollara gittim. Devlet bizi rahatsız etmiyor. Bizim devletimiz kim nereye gidiyor biliyor. O da biliyor (HDP'yi kastediyor) Çıkarsın versin ölüyse ölü, diriyse diri."
MACİDE USLU: ASKER İZNİNE GELMİŞTİ
Macide Uslu, Erzurum'dan gelerek oturma eylemine katılıyor.
"Sonuna kadar buradayım" diyor.
Oğlu 2013'ün Ağustos'unda asker iznine geldiğinde kaçırılmış. 5 yıldır haber alamıyor.
MEVLÜDE ÜÇDAĞ: ASKERDİ OĞLUM
Mevlüde Üçdağ da oğlu Ramazan Üçdağ'ın askerlik fotoğrafını büyütmüş, çerçeveletmiş gösteriyor.
Bana dedi ki:
"Oğlumu istiyorum. Hayalleri vardı. Okuyacaktı. 2015'in Kasım ayında asker iznine gelip dönerken otobüsü durduruluyor ve kaçırılıyor. 5 yıldır hiçbir haber alamadım"
SÜLEYMAN AYDIN:
Süleyman Aydın da acılı bir baba. Oğlu Özkan Aydın da 2015'in Kasım ayında kaçırılanlardan. "Sur'da kandırılıp kaçırıldı. Bir daha da haber alamadık" diyor.
SONGÜL ALTINTAŞ: DAĞITIMDA KAÇIRILDI!
HDP il binası önündeki oturma eylemine ilk katılanlardan olan Songül Altıntaş önce kendisi gelmiş. Sonra eşi Şevket Altıntaş da eşinin cesaretinden etkilenerek eyleme katılmış. İkisi de bağırıyor; "Çocuğumuzu verin!"
Songül Altıntaş:
"Oğlum Müslüm 2015'in 2 Ekim'inde askerden dağıtım iznine geldi. 12 gün kaldı. Son görüşüm oldu. Dağıtımdan sonra Tunceli Pülümür'e giderken PKK yol kesiyor ve çocuklarımızı alıyor. O gün bugündür gitmediğimiz yer kalmadı. Meclis'e gittik, HDP'nin tüm il binalarına gittik. Milletvekilleriyle görüştük, 'Siz gidin çocuğunuz gelir' diye bizi yıllarca oyaladılar. Videolarını ara ara internetten görüyorduk. Ama uzun zamandır haber alamıyoruz"
BABA ŞEVKET ALTINTAŞ: KİRLİ OYUNLARINA ALET OLMAYALIM
Acılı baba Şevket Altıntaş da feryat ediyor. Hem oğluna yanıyor hem de yıllarca çektiği çileye ve ötekileştirmeye.
"Diyorlar ki 'Siz oğlunuzu para karşılığı PKK'ya sattınız!' Hangi ana baba bunu yapar. Yıllarca kirli kampanya yürüttüler. Kürt anası ile Türk anasını ayırmaya kalktılar. Biz babaları da öyle. Giden her can bizim canımızdır. Hayatımı ortaya koydum, bizim birbirimize ihtiyacımız var. Bu ülke bizim. Böldürtmeyeceğiz. Biz bir olacağız. Beraber olacağız. Bizi bölmek isteyenlere maşa olmayalım, kendimizi kullandırtmayalım. Aha ben buradayım. Oğlumu ölü ya da diri istiyorum, almadan da gitmem!"
SALİHA EDİZER: EN SON HALAY ÇEKERKEN GÖRÜNTÜSÜNÜ GÖNDERDİLER
Saliha Edizer'in oğlu Yakup Edizer 14 yaşında kaçırılmış. "Lise 2'de okuyordu. Yazın HDP'ye seçimlerde çalışma yaptı. 2015'in Kasım ayındaki genel seçimlerden 15 gün sonra kaçırıldı. 5 ay sonra bir TV programında internetten yayınlanmıştı, halay çekerken uzaktan gördüm. Değişik kıyafet vardı üzerinde" dedi.
Acılı anne devam etti:
"Bize HDP'liler 'satılmışlar' diye bağırıyorlar. Bazı komşularımız da. Biz satılmadık. Biz anayız, çocuklarımızı istiyoruz. Bunun satılmışlıkla ne alakası var. Hiçbir evlat, hiçbir ana satılık değil. Bu ülke hepimizin. Hiçbir ananın oğlu öldürülmesin. Bizim çocuklarımız ya ölüyor ya da öldürülüyor. Artık dağa verecek çocuğumuz yok. Bunu böyle bileler!.."