O çirkin yalanlarınız battı, sıra sizde…
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Son 3 gündür içimiz yana yana izliyoruz, Gara’da 13 vatan evladının şehit edilmesi sadece ailelerini değil millet olarak (ki bazıları hariç, onlar kendilerini biz de onları gayet iyi biliyoruz) hepimizin yüreğine ateş düşürdü, acısı ağır oldu ama, bu evlatlarımız üzerinden yürütülen devletimize yönelik çirkin algı operasyonu daha da ağır oldu.
Ne evlatlarımızın acımasızca katledilmesini ne de onlar üzerinden devletimize yapılan saldırıları kabul etmemiz mümkün değil. Ve tabii gerçekler dün devletin iki bakanınca yüzlerine vurulduğunda o terör sevicilerinin hala koltuklarında oturuyor olmalarını, yüzlerine atılan şamara gülerek karşılık vermelerini, ucuz polemiklere girmelerini seyretmek bile insanın kanına dokunuyor o başka…
Bırakın devlet karşıtlığını azıcık insan olma erdemliğini taşıyan birinin bile bu gerçekler karşısında yüzünün kızarması, arlanması gerekir. Ama nerde?
Özellikle dün İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun PKK=PYD=HDP’nin ve onların destekçilerinin yalanlarını tek tek anlatan, gerçekleri açıklayan Meclis konuşmasının her bir kelimesi, her bir cümlesi milletin gönlünü ferahlatırken, kendisinin de söylediği gibi bizim değil ama dış dünya tarihinin ısrarla yazmak istediği yanlış kaydı engelledi.
İŞTE O GERÇEKLER
Dedi ki:
“Evlatlarımız ayın 10’unda şehit oldu. Ailelere telefon açtılar. Belçika numaralı bir telefondan dediler ki,- bombalıyorlar, çıkın deyin ki Türk Silahlı Kuvvetleri burayı bombalamasın. Yani çocuklarımız şehadete kavuştuktan sonra, onları orada katledip öldürdükten sonra ailelerini nasıl 5 yıl istismar ettilerse ölümlerinde de istismar ettiler. Bunlar milletimizin, meclisimizin bilmesi gereken gerçeklerdir”
Dedi ki:
“Evlatlarımız Türkiye’ye getirilecekti, Malatya’ya getirmeye karar verdik, bu evlatlarımızın otopsi sinin zaman açısından daha kolay olacağını düşünerek, bombalama yalanlarının hepsini bildiğimiz için, yaftalamaların yapılacağını düşündüğümüz için insiyatifi ele alarak hemen Vali’ye, Sayın Başsavcıya, sayın ikinci ordu komutanına, sayın emniyet müdürüne ve sayın jandarma komutanına beşiniz beraber olacaksınız, meseleyi de şöyle yöneteceksiniz. Bir, hepsinin fotoğrafları çekilecek, iki, bakan yardımcılıklarına talimat verdim, aileleri bu evlatların yanına getireceksiniz hepsi vücut bütünlüklerini görecek, kimsenin kafasında herhangi bir istifam kalmayacak. Ardından hepsinin tutanaklarını tutulacak.(Elinde tuttuğu dosyayı havaya kaldırarak) fotoğrafların hepsi burada, vücut bütünlüklerinin fotoğrafları, otopsi raporları, otopsi fotoğrafları.”
Sayın Soylu devamında da 3 gün önce kanlı olayın ardından attığı tweet paylaşımını yineledi:
“İçimiz kan ağlıyor. Bu fotoğraflara baktığım zaman Allah şahidimdir o Murat Karayılan’ı bin parçaya bölmezsek tekrar şeref sözü veriyorum.”
PKK=PYD=HDP ve uzantılarının yalanlarına Sayın Soylu’nun verdiği cevaplar bu kadarla da sınırlı değil. 5 yıl önce PKK’nın kaçırdığı çocukların ailelerine, ülkelerine sağ salim kavuşmaları için devletin her şeyi yaptığını, ailelerden ve STK’lardan gelen insani arabuluculuk tekliflerini dahi onayladıklarını, devletin aileleri hiç yalnız bırakmadığını onlara evlat muamelesinde bulunduklarını, 3 ayda bir görüştüklerini,1984 yılından bu yana toplam 6 bin 21 sivil vatandaşı katleden PKK’nın bu evlatlarımızı da katlettiğini, Gara denilen bölgenin coğrafi koşulları nedeniyle zor bir bölge olduğunu, o bölgeye daha yeni bir milletvekilinin gittiğini ve ismini de verebileceğini vb. daha pek çok aleyhte yürütülen propagandaları tek tek çürüttü.
Neticede Sayın Bahçeli’nin de dün Grup Toplantısı’nda söylediği gibi artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Gara Şehitlerimiz millet üstünde bir kırılma noktası oluşturdu. Artık siyaset yapanlar tercihde bulunacak. Milli değerlerimiz, çıkarlarımız ve acılarımız söz konusu olduğunda ya bu devletin ve milletin yanında milli duruş sergileyecekler ya da defolup gidecekler.
Devletin de milletin bu feryadına kısa zamanda kulak vereceğine inancımız tam…
Ayrıca kimse de bu aşamadan sonra demokrasiden, hak ve özgürlüklerden bahsetmesin, bize de demokrasi dersi vermeye kalkışmasın. İnsan hakları ve demokrasi söz konusu olduğunda o methiyeler düzülen AB ülkeleri ile ABD’ye bir bakın bakalım, hangi birinde terörle organik bağı bulunan partiler rahat siyaset yapabiliyor? Bırakın propaganda yapmayı nefes alamıyorlar nefes!..