27 Nisan 2019 - Cumartesi

ÜSKÜP TAM BİR OSMANLI MİRASI

Yazar - Cennet Yüzer Cankılıç
Okuma Süresi: 6 dk.
1521 okunma
Cennet Yüzer Cankılıç

Cennet Yüzer Cankılıç

cankilic@ritimhaber.com -
Google News

Gezimizin ikinci gününde Makedonya'ya geçtik. Güneydoğu Avrupa'da bulunan Makedonya tam bir mozaik kültürlerin bileşkesi. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova, Batı'da Arnavutluk, Güney'de Yunanistan ve Doğu'da Bulgaristan'la sınır komşusu. 25 bin 713 km'lik yüzölçümüne sahip ve 2 milyon nüfusu bulunuyor.

Genelde dağlık alan. 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nden ayrılarak bağımsızlığını kazanan bu ülke, 2 yıl sonra Avrupa Birliği'ne girmeye aday. Avrupa'nın hemen hemen ortasında bulunmasına rağmen, az gelişmiş ülke görünümünde. Tarım ve hayvancılık ile turizm ana geçim kaynağını oluştururken, yeni yeni sanayileşme ile tanışan bu ülkede yollar bile bizim 1960'lı yıllardaki yolları andırıyor.



Başkenti Üsküp. Makedonca'da Slopçe olarak adlandırılıyor ve Vardar Nehri'nin üzerine kurulu. Hatta bu nehrin bir yakasında Makedonlar, diğer yakasında Türkler ve Arnavutlar bulunuyor.

Yani nehrin bir yakasında Müslümanlar, diğer yakasında Ortodoks Hristiyanlar yaşıyor.

Türk nüfusu 2 bin 200 civarında. Üsküp, 13 Ocak 1392 tarihinde, Sultan Yıldırım Beyazıt döneminde, Mehmet Yiğit Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ve tarihte Bizans'tan sonra en fazla Osmanlı hâkimiyetinde kalıyor. O yüzden ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı "Fatih devrinin evliya mezarlığı" olarak bu kenti tanımlar ki çok doğru.

Üsküp'te kaldığımız iki gün süre boyunca büyük bir manevi hissiyata maruz kaldığımızı belirtmeliyim. Bırakın Osmanlı'dan kalma tarihi eserlerin varlığını, sık sık gördüğümüz camilerin yanı sıra, Müslüman mezarlıklarının çokluğu bile bu bölgede yüreğe bir sıcaklık veriyor.



ARNAVUT DAMARI İŞTE BU!

Halk arasında "Arnavut inadı" diye bir bildik söz vardır.

Aynen öyle.

Makedonya'da Ortodoks Hristiyanlar yaşadıkları bölgenin en tepesine 67 metre uzunluğunda gece de yanan bir hac dikmişler. Bölgenin her yerinden görünüyor.

Bu durum tabii ki Arnavut Müslümanlar ile Türk Müslümanları fazlasıyla üzmüş. Bunun üzerine bu dağın tam karşısına gelecek şekilde en yüksek yerdeki köye bir cami inşa etmişler ve minaresini de 67 metrenin üzerine çıkararak 69 metre yükseklikte yapmışlar.



"Siz damarımıza basarsanız, biz de sizi böyle geçeriz!" dercesine caminin minaresi tüm haşmetiyle her yerden görünüyor. Gece de karanlığı delercesine ışıl ışıl...

Üsküp'te dikkatimizi çeken bir başka unsur da camilerin minaresinden o bölgedeki Müslümanların kim olduğunun anlaşılması.

Eğer cami minaresindeki kubbeler bombeli ise Arnavut Müslümanlarının yaşadığı bölge, eğer bizim ülkemizdeki gibi üçgen ise Türklerin yaşadığı bölge olarak biliniyor.



AB'YE GİRECEĞİZ DİYE HEYKEL ÜSTÜNE HEYKEL YAPIYORLAR

Makedonya 2 yıl sonra AB üyesi olacak. O yüzden başta yollar olmak üzere tüm ülkede büyük bir şantiye dönemi başlamış. Başkent Üstüp'te de hummalı bir çalışma var. Kentin merkezi, sokakları tarihteki büyüklerinin heykelleriyle donatılıyor. Adım başı dev heykeller dersek abartmamış oluruz.



Varna Nehri'nin ikiye böldüğü kentin tam ortasında iki yakayı birleştiren köprülerden biri de ünlü Taş Köprü.

Osmanlı'nın bu kentteki ilk mührü olarak biliniyor. Diğer bir adı da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü. 2. Murad döneminde yapımına başlanıp, Fatih Sultan Mehmet döneminde tamamlanan köprüyü özellikli kılan bir de mihrabı var. Daha doğrusu Osmanlı ordusunun savaşa giderken namaz kıldığı mihrap, restorasyonu yapılırken yıkılıp nehre düşüyor. Bölge halkının tepkisine neden olan bu düşürme olayı 2008 yılında Türkiye'nin girişimleriyle sonuçlanıyor ve mihrap olduğu yere yeniden yerleştiriliyor.



Mihrabın tam karşısında ise Makedon hükümetince Osmanlıya isyan bayrağı açan Karpoş'un anısına büyük bir plaket yerleştirilmesi ise gerçekten dikkatlerden kaçmıyor.



Dedim ya Üsküp tam bir Osmanlı şehri gibi...

Eskişehir statüsü zamana rağmen kendini koruyabilmiş, bununla birlikte Tarihi Türk Çarşısı, Mustafa Paşa, Sultan Murad ve Gazi İsa Bey camileri, Davud Paşa Hamamı, Kapan, Sulu ve Kurşunlu hanlar sayabildiklerim. Tabii bunların pek çoğu halen TİKA'nın restorasyon kapsamında yeniden ele aldığı tarihi eserlerimiz arasında bulunuyor.



Makedonya'nın geçim kaynağı tarım ve turizm. Sanayi pek yok gibi... Aslında AB'ye girmeye aday ülke olarak Avrupa ülkeleriyle karşılaştırdığımızda fakir ülke diyebiliriz. Bir avro, 61 dinar ediyor. Yani bir fincan kahve içtiğinizde tomarla para vermek zorunda kalıyorsunuz ki insanı ister istemez ürkütüyor.

O yüzden Makedonya'da genç nüfus çoktan AB ülkelerinde kendilerine yaşam alanları bulmuş.

YARIN: Üsküp'ün dünyaca ünlü Alaca Camii ve eşsiz doğal güzellikleri

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları