Allah muhafaza, İmamoğlu ya Cumhurbaşkanı olursa?
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Türkiye’nin en çok konuşulan Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu dün gece Habertürk’te Fatih Altaylı’nın Teke Tek programında izledim.
Hem canlısını ardından da banttan olanı…
2 saati aşkın programı süresince sürekli savunmada idi.
Bir önceki belediye yönetimlerini ağır şekilde eleştirdi, neredeyse döktüğü çimentoya, diktiği ağaca kadar kıyaslama yaptı.
Evet siyaseten üzerinde büyük bir baskı olduğu doğru. Çünkü, iktidar kanadı atmaca gibi başında duruyor. Her yaptığı, her söylediği olay haline getiriliyor. Aslında İmamoğlu’nu parlatan 3 yılda yaptığı başarılı çalışmalar falan değil, tamamen AK Parti’nin İstanbul gibi dünya markası bir kenti kaptırmanın getirdiği acıyla saldırıp adını gündemde tutması ve bunu yaparken de pek çok defa, etten püften nedenlerden dolayı mağdur duruma düşürmesi…
Sonra da tabii ki, adının Millet İttifakı’nın olası Cumhurbaşkanı adayları içinde ilk sırada geçmesi…
****
Yüksel Baysal arkadaşım da bugünkü yazısında bu konulara değinip 3 yılda yaptıklarını tek tek ana başlık halinde listelemiş. Yoldaş yazısında anlata anlata bitirememiş. Sanırsınız “ İstanbul’un ve Türkiye’nin gelmiş geçmiş en başarılı belediye başkanı”.
Açıkçası Metro, Hızray Projeleri ile, belli semtlerdeki alt yapı yatırımlarının yenilenmesi ve Tuzla’da yeni su arıtma tesisinin açılması dışında öyle bilmediğimiz aman aman mega projeler veya örnek çalışmalar yok.
Tek tek inceledim.
Şu konuda iddialıyım:
“Bursa’nın kayıp son 3 yılı “olarak kentte en çok eleştirilen Alinur Aktaş’ın şu 3 yılda yaptıklarını, İmamoğlu’nun bu 3 yılda yaptıklarıyla karşılaştırırsak Bursa kefesi inanın daha ağır basar.”
****
Burada benim asıl dikkat çekmek istediğim, İmamoğlu’nun “tatilinizi neden yarıda kesmediniz? “sorusuna verdiği lakayt cevap;
İstanbul’un Esenyurt, Avcılar, Küçükçekmece, Bağcılar, Eyüpsultan, Sarıyer ve Beykoz’u vuran sel felaketi sırasında Fethiye’de ailesiyle tatil yapan İmamoğlu, bir önceki benzer olaylarda olduğu gibi bunda da hiçbir şekilde tatilini yarıda kesmedi. Sonrasında bu konuyla ilgili kendi partisi de dahil olmak üzere çok ağır eleştirilere maruz kaldı.
Ki, bu eleştirilere sonuna kadar katılıyorum.
İmamoğlu Altaylı’nın sorusuna;
Önce 3 yılda toplam 20 gün izin yaptığını anlatarak başladı. Aslında 7/24 çok çalışan , tam bir iş kolik olduğundan bahsetti. Sonra kendinden önceki başkanların tatil ve izin karnelerini çıkardı.
Dedi ki:
“Toplam 20 gün 3 senede. Bana en yakınım benim 3 katım tatil yapmış. Cumhurbaşkanı benim 4 katım tatil yapmış zamanında belediye başkanıyken”
Doğrudur, yapmışlardır ve yapmalılardır.
Ama hiç birinde hatırlamıyoruz ki, İstanbul’un bir semtinde sel, deprem ve ya daha farklı bir olağanüstü durum meydana geldiğinde tatillerine devam etsinler.
Yok böyle bir şey…
Üstelik TV kanallarının günlerce ana haber olarak verdiği sel felaketini “İstanbul’da sadece bir sokakta” diyerek küçümsemesi de cabası…
Burada aslolan bir belediye başkanının bu büyükşehir belediye başkanı da olabilir, ilçe ve ya bir belde belediye başkanı da. İnsanların evlerini su basıyorsa, kar yağışından dolayı yollar kapanıp hayat felç oluyorsa, vb. felaket durumlarında bir kentin yöneticisinin tatil yapması siyaseten etik değildir. Siyaseti seçenlerin hele ki en üst düzeyde yönetici olanların mesai saatleri, gece ve hafta sonu gibi izinleri yoktur.
Ekibi istediği kadar profesyonel ve iş başında olsun. Kendini bir kentin şehri emini olarak görüyorsan ve lider olarak iddia ediyorsan, böylesine dönemlerde iki elin kanda da olsa gelip sürünün başına geçeceksin.
Allah muhafaza, bir de Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı olarak seçildiğini düşünsenize. Ülkenin başına deprem, sokak eylemleri ve darbe gibi büyük felaketler geldiğinde ara bul Cumhurbaşkanı’nı. Artık Maldivlerden mi çıkar yoksa, Miami’den mi?
Beyefendi’nin keyfi yerine gelecek ki, ülkesine dönsün…