Canevimizden vurulduk…
Cennet Yüzer Cankılıç
cankilic@ritimhaber.com -Kelimeler boğazınıza takılır da ağzınızı açtığınızda konuşamazsınız, yüreğiniz ateş gibi yanar da su içseniz bile o yangını söndüremezsiniz, yaşadığımız aynen öyle ve hatta daha fazlası.
Ülke olarak çok büyük imtihandan geçiyoruz. Ülkenin yarıdan çoğu deprem bölgesinde değil ama bu acı hepimizin acısı. Ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Aynı bölgede, aynı eksende birkaç saat farkla peş peşe 2 büyük yıkıcı deprem meydana geldi.
Toplum olarak, millet olarak sabaha bir değil, iki değil, üç değil, tam 10 ilin sarsıntı haberinin şokuyla uyandık, gün ağardığında acının bilançosu ağırdı.
Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve saat 04.17 sıralarında meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki deprem, aynı anda Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adıyaman, Hatay, Osmaniye, Kilis ve Adana ile çevre köylerinde de çok sayıda can kaybı ile yaralı ve ağır hasara yol açtı.
Bu deprem öyle değişikti ki, neredeyse ezberleri de bozdu, 7.7 şiddetli depremin daha şokunu atlatamamışken, saat 13.24’te de 7,6 şiddetinde Elbistan merkezli sarsıntı oldu.
“Artçı mı, yoksa yeni bir deprem mi?” derken, bilim adamları bu şiddetteki depremin artçı değil, bağımsız yeni bir deprem olduğunu belirtince yürekler bir kere daha yandı ve şaşkınlık arttı. Bu arada artçıların 6.6’ya kadar çıktığı da ifade edildi.
Ben yazıma başladığım saatlerde ortaya çıkan bilanço aşağı yukarı, 3 bine yakın binanın tamamen yıkıldığı ve bin 498 can kaybı idi ki, bölgeden gelen haberler can kaybının daha da artması yönünde.
***** *****
Depremin genişliği de ürpertti. Sınırlarımız dışında yüzlerce kilometre öteden Suriye, Mısır, Lübnan ile Kuzey ve Güney Kıbrıs’ta da kimi bilim adamlarına göre bağımsız, kimi bilim adamlarına göre de ülkemizdeki depremin sarsıntısı olarak basına yansıdı.
Sonuç itibariyle bugünkü depremler Türkiye Cumhuriyeti tarihinin 1938 yılındaki Erzincan depreminden sonraki en büyük ve en yıkıcı depremi olarak hafızalarımıza kazındı.
Depremde hayatını kaybeden tüm canlarımıza Allah’tan Rahmet, yaralılara acil şifalar dilerken, millet olarak yeniden kenetlenmenin en anlamlı örneğini verdiğimizi de belirtmeliyim. Başta devletimiz ile tüm kurum ve kuruluşlar olmak üzere, siyasi partiler, STK’lar ile vatandaşlarımız bölgeye yardım adında her türlü seferberliği canla başla gerçekleştiriyor.
Tabii, şu anda pek sırası değil ama bölgeden gelen görüntüleri izlediğimizde genelde yeni binaların ayakta kaldığını ama diğerlerin ve pek çok yerde de neredeyse tüm şehrin bir moloz yığını haline döndüğünü görüyoruz.
Bu da net olarak çöken binaların kalitesiz olduğunu, yani çimento ve demir malzemesinden çalındığını gösteriyor ki, hesaplaşma vakti de önümüzdeki yakın süreçte gelecektir diye düşünüyorum.
Aslında bugüne dair yazacak, söyleyecek o kadar çok sözümüz var ki, ama başta da belirttiğim gibi kelimeler boğazımıza takılıyor.
Şimdilik tek temennim, enkaz altında kalan onlarca insanımızın en kısa zamanda kurtarılması ve sevdiklerine kavuşması…
Bir kere daha ölen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Başımız sağ olsun. Bu devlet güçlü devlet, milletimiz de fedakâr. Yaralarımızı en kısa zamanda hep birlikte yeniden saracağız. Geçmişler olsun, başımız sağ olsun.