Çin'deki müzenin benzerini Bursa'da yapmanın cezası
Neymiş,”AKP’li Dündar bu müzenin tanıtımı için binlerce lira harcamış, neymiş bu müzeye Paris’te düzenlenen törenle verilen UNESCO ödülü çakma imiş. Bu ödülü de belediye para ile almış. Mış mış”. Peki soruyorum, hadi diyelim ki ödül sahte,“Türkiye’de başka eşi ve benzeri olmayan bu muhteşem yapı AK Parti’li değil de CHP’li bir belediye başkanı tarafından yapılsa idi, sizce de bu şekilde lince tabi tutulur muydu?”
Dünya devi Çin küresel ticaret hacmini arttırmak amacıyla 2013 yılında “Bir Kuşak Bir Yol” projesi adı altında Türkiye’nin de içinde yer aldığı Asya, Avrupa ve Afrika’da 29 ülkeyi kapsayan tarihi ipek yolunu yeniden canlandıran devasa bir projeyi uygulamaya aldı. Pekin’den Londra’ya kadar kesintisiz ticaret ulaşımını hedefleyen bu projenin tanıtımı kapsamında, Ekim 2017’de Türkiye’den 9 gazeteci olarak Çin Büyükelçiliği ve Çin Uluslararası Radyo’nun davetlisi olarak Çin’e gittik.
Çin’in endüstri, sanayi ve teknolojik gelişimleri ile kültür ve sanat alanındaki çalışmalarını yerinde incelediğimiz 10 günlük programda, Shangai, Taizhou,Dongyang’ı gezdik. Ve her gittiğimiz yerde ilk önce bu kentlerin müzesine götürüldük. Öyle küçük, sıradan, bildik müzeler değil ha. Devasa.Ekip olarak çok etkilendik!
Örneğin, endüstri merkezi olarak bilinen Taizhou Müzesi. Şehrin tarihsel gelişimini panoramik olarak anlatan bu müze dünyanın sayılı müzelerinden.Ses ve ışık efektleriyle, sanal canlandırmalarla kentin ilk çağlardan itibaren gelişimini görebildiğiniz gibi, dönemlere ait eserlerle de tarihin içinde akıp gidiyorsunuz.
Yine Dongyang kenti. 6 bin yıldır ahşap oyma ve bambu sanatının hem nesilden nesile aktarıldığı hem de dünyaya pazarlandığı merkez durumunda. Bu sanatın yaşayan son ustası Devlet Sanatçısı Lu Guanzgheng’ın kendi adını taşıyan devasa bir müzesi var. Müzede bin civarında eseri bulunurken, yüzlerce öğrencisi de teknik okul görünümünde eğitim veriyor.
Ve yine bu kentte Hollyvod’un alternatifi olarak görülen 330 hektar alan üzerine kurulu 13 film stüdyosu ile dünyanın en büyük film platosu Hengdian Film ve Stüdyo Endüstri Parkı var. Mübarek canlı film müzesi. Öyle ki, film çekimi yapılırken dahi izleyebiliyorsunuz. Yine bu alanda Çin’in tarihi ve turistik yapılarının bire bir kopyaları şeklinde ki, kapladıkları metrekare olarak da tam ölçeğinde inşa edilen geleneksel mimari yapılarından oluşan bir park da var.
Tibet’teki Yasak Bölge’de bulunan imparatorluk binasından, imparator saraylarına, devlet adamlarının köşklerine, bahçelerine kadar tarihi yapıtlar tüm ihtişamlarıyla sizi cezbediyor.
Yine, Shangai kentine gittiğimizde önce arkeolojiek müzeye götürdüler. Hatırladığım kadarıyla 7 ve ya 8 kattan oluşan büyük görkemli ve çok sıkı güvenlik önlemleriyle , son teknolojik ağlarla donatılmış burası müzeciliğin geldiği son nokta diyebilirim.
Yine adına ister müze değin, ister kentin küçük bir kopyasının yer aldığı sergi sahası. Nasıl adlandırırsanız artık. Aynen uçağınızın gece kente iniş anında tepeden ışıklı görünümü benzeri küçültülmüş halde kopyasının 360 derece panoromik olarak karşınızda, ya da ayaklarınızın altında durduğunu düşünün. Ve bu haliyle kentin 10 yıl, 20 yıl ve önümüzdeki 50 yılda ne kadar büyüyeceğinin resmi olarak planlanmış olmasını…Bir nokta kadar kaçak alan mümkün değil…
Bunların hepsi bizim bildiğimiz kapalı ve açık hava ya da tarihi, sanatsal, kültürel , endüstriyel, teknolojik müzelerin çok çok ötesinde aklımızın alamayacağı kadar kurgulanmış, tasarlanmış ve kente, ülkeye milyon dolarlar kazandıran prestijli, büyüleyici mekanlar. Sadece Film Endüstri Parkı’nı 2016’da 15 milyon ziyaretçinin giriş yaptığını belirtirsem ne demek istediğimi anlarsınız.
Uzun uzun bunları neden mi yazdım?