TEKNOFEST başlıyor! Selçuk Bayraktar'dan önemli açıklamalar

TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda başlayacak festival öncesi katıldığı televizyon programında açıklamalarda bulundu.

Gündem Yayın: 17 Eylül 2025 - Çarşamba - Güncelleme: 17.09.2025 10:47:00
Editör -
Okuma Süresi: 20 dk.
34 okunma
Google News

 Bayraktar "Buradan dünyaya damgasını vuracak girişimlerini çıkacağını görüyoruz" dedi.

Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde 13. kez düzenlenecek olan dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST, teknoloji tutkunlarını İstanbul Atatürk Havalimanı'nda buluşturacak. 17-21 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek festival, yarışmalardan hava gösterilerine kadar birçok etkinliğe ev sahipliği yapacak.

SELÇUK BAYRAKTAR'DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirilen NTV özel yayınında Yağız Şenkal'ın sorularını yanıtladı.

Bayraktar şunları kaydetti:

TEKNOFEST BAŞLIYOR

"Bu yıl muazzam bir hazırlık var. Gerçekten de enfes diyebileceğimiz bir alan oluşturuldu. İstanbul’da iki yılda bir düzenlediğimiz için neredeyse iki kat hazırlık yapıldı. Çepeçevre, teknolojinin her alanında adeta büyülü bir diyar gibi dizayn edildi Teknofest. Artık son saatlerdeyiz; yarın milletimizle buluşacak.

Teknofest’in misyonu, öğrenilmiş çaresizliği yıkmaktı. Tam bağımsız ve müreffeh olabilmemiz için yüksek teknoloji geliştirmemiz gerekiyor. Teknolojiyi sadece tüketen değil, tasarlayıp geliştiren ve üreten bir ülke olmamız şart. En büyük başarı, gençlerimize ve topluma “Ben de yapabilirim, hatta en iyisini yapabilirim” duygusunu aşılamak oldu. Savunma sanayimiz dünyada adından bahsettiren başarılara imza attı; bu ivme yüksek teknoloji ve diğer sivil alanlara da yayıldı. Teknofest ekosisteminde yarışıp takımlarını kuran, yıllarca çalışıp sonra girişime ve şirkete dönüşen gençlerimiz var; bunların dünyaya damga vuracak şirketler haline geleceğine inanıyoruz.

Milli eserlerimizin, özellikle milli savunma sanayimizin son 20 yıldaki başarısı Teknofest’in ana kurucu unsuru oldu. Ülkemizin mühendislerinin geliştirdiği eserleri gençlere sergilemek, “Sen de yapabilirsin” duygusunu aşılamak açısından kritikti. Sadece yabancı uçakların sergilenmesiyle bu duygu oluşmazdı. Teknofest’in mottosu: Bir çocuk gelsin, bir uçağa dokunsun; belki ileride ülkemizin uzay programını geliştirecek o çocuk olacak. Bir Kızılelma’yı görmek, duygu geçişkenliğini çok artırıyor; çocuk, kendi milletinden tasarlayanı ve harekâtta görev yapanı görüyor.

Atatürk Havalimanı’nda uçuşlar devam ediyor. Bu duygu geçişkenliği en iyi milli eserlerle sağlanıyor ve her yıl katlanarak büyüyor. 2007’de elde atılan mini İHA yapıyorduk. Bayraktar TB2’nin geliştirilmesi 2010’larda başladı, 2014’te envantere girdi. İlk Teknofest 2018’de yapıldı. O dönemde TUSAŞ’ın Anka’sı, TÜBİTAK’ın mühimmatları, Roketsan ve ASELSAN’ın geliştirdiği eserler öne çıkıyordu; “milli teknoloji hamlesi” ruhu bu eserlerle aşılandı. Bugün o ruh dalga dalga yayıldı; Teknofest yurt dışında da düzenlendi ve 96 ülkeden katılım var.

"TEKNOFEST BİR ÖZGÜVEN DEVRİMİDİR"

Teknofest, bir teknoloji festivali olmanın ötesinde bir özgüven devrimidir. Tüm topluma öğrenilmiş çaresizliği yıkan, kültürel altyapıyı dönüştüren bir paradigma değişimidir. Ülkemizin bekası açısından kritik olan tam bağımsız ve müreffeh olmanın yolu yüksek teknolojiden geçer. Bu teknolojiyi geliştirecek olan makine değil, insandır; makine sadece araçtır. Yüksek teknoloji, binlerce sistem ve milyonlarca satır yazılımdan oluşur; ancak bunları yapan nitelikli insandır. Sadece teknik donanım yetmez; bunu kendi medeniyeti ve milleti için, vatan sevgisiyle yapmak gerekir. Teknofest’in hedefi de budur: Bunu yap; insanlığın ve milletinin faydasına, elinden gelenin en iyisini ortaya koy ve dünyada bir numara olmayı hedefle.

Bugün 1 milyon 200 bin öğrenci başvurdu; Teknofest, açık ara dünyadaki en büyük teknoloji yarışma platformudur. Tekil başvurular değil, takımlar halinde katılım söz konusudur. Dünyadaki büyük işler takımlarla yapılır; büyük teknoloji şirketleri de küçük takımlardan doğmuştur. Burada geleceğin teknolojilerine odaklanmış on binlerce, hatta yüz binlerce takımdan söz ediyoruz.

Bu gençler, insanlığın ve ülkemizin faydasına; ülkemizi tam bağımsız ve müreffeh kılmak için eserler geliştirecekler. Sadece savunma sanayinde değil, teknolojinin tüm alanlarında: biyoteknoloji ve inovasyondan mimari tasarıma, sanata; sağlıkta yapay zekâdan onkolojide kanser araştırmalarına kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yürütülecek.

ÇELİK KUBBE HAVA SAVUNMA SİSTEMİ

Hava savunma biliyorsunuz dünyanın en zor teknolojilerinden bir tanesi. Sadece teknoloji değil, hava savunması dediğiniz unsur şuna benziyor: Bir mermiyi mermiyle vurmaya benziyor. Dolayısıyla saldırmak kolay ama savunmak çok zor. Caydırıcı olmak için her zaman saldırı silahlarına sahip olmak, bu anlamda daha etkili. Hava savunma sistemlerinin teknolojisi açısından ülkemiz her kademede hava savunma sistemini geliştirdi. Özellikle ASELSAN ve Roketsan, bütün kademelere hitap edecek şekilde en alt düzeyden başlayıp katmanlı bir sistem oluşturdu. Uzun menzillerden yakın menzillere kadar ve farklı hedef sınıflarına göre geliştirilen bir yapı var.

Uygulamaya sokulan sistemler mevcut. Ancak bütün ülkeyi kapatacak şekilde bir hava savunma sistemi henüz üretilmedi. Şu anda üretim planları yapıldı. Hatta geçenlerde ASELSAN’ın muhteşem bir töreni oldu; orada da büyük bir yatırım, çok büyük bir proje Cumhurbaşkanımızın katılımıyla tüm millete duyuruldu. O yatırımlar hayata geçtikçe ve üretim hızlandıkça, bildiğim kadarıyla 2030’ları hedefliyorlar. Ülkemiz hava savunma anlamında da tam manasıyla bir kapasite oluşturmuş olacak. Tabii bu ne kadar hayati? Hava savunma silahları ülke savunması açısından çok hayati. Ama bunun yanında caydırıcılık açısından baktığınızda, caydırıcı olup savunmayı seçmek daha hızlı bir yol. Dolayısıyla siz taarruz kapasitesi oluşturduğunuzda, karşı taraf sizin onu vurabileceğinizi bildiğinden saldırmaya cesaret edemeyecek. Aynı teknolojiyi sonradan daha da geliştirip hava savunma silahına çevirebilirsiniz.

Uzun menzilli füzeler, kamikaze insansız hava araçları ve sürüler halinde uçan hava araçları inanılmaz caydırıcı bir güç oluşturuyor. Siz bu taarruz kapasitesini oluşturup aslında kendinizi savunmuş oluyorsunuz. Şunu da söyleyebilirim: Dünyada delinemeyecek bir hava savunma sistemi yok, hepsinin bir sınırı var. Yeterince büyük bir saldırı olduğunda bütün hava savunma sistemleri çöküyor. Asıl olan caydırıcı olabilmek. Elbette stratejik tesisleri savunmanız gerekiyor ama bunun da sınırı yok. Karşı taraf çok daha ucuz maliyetlerle size çok daha fazla füze yollayabiliyor.

Bir mermi atıldığında siz onu vurmak için birkaç tane füze ateşlemek zorunda kalıyorsunuz. Peki bir yerine 10 tane, 100 tane atarsa? Bugün binlerce kamikaze drone aynı anda saldırabiliyor. O zaman hava savunma sistemi, katmanlı dahi olsa, kapasitesini aştığı anda çöküyor ve taarruz eden taraf hedefine ulaşmış oluyor. Dolayısıyla hepsinin bir sınırı var. Ayrıca savunan sistemlerin maliyetleri çok çok daha yüksek. Yani elzem ama taarruz kapasitesi de çok daha hızlı ulaşılabilecek bir kapasite ve taarruz için yaptığınız sistemleri geliştirerek hava savunma silahına çevirebilirsiniz.

Türkiye hava savunma teknolojisiyle ilgili ciddi yol aldı. Bütün teknolojiyi geliştirdi, şimdi üretmesi gerekiyor. Taarruz sistemlerinde de benzer şekilde daha fazla üretim gerekiyor.

İNSANSIZ SAVAŞ UÇAKLARI

Radara yakalanmayan uçaklara karşı 5. nesil uçaklar gündeme geliyor. Kızılelma gibi insansız, radara daha az görünür uçaklar ve ASELSAN’ın geliştirdiği çok gelişmiş radarlar var. Hem bunların kapasitesi ile hem de bunların altına alabileceğiniz uzun menzilli mühimmatlarla karşılık vermek mümkün.

Belki bir yerine beş uçak kullanacaksınız ama karşı taraf da hem insanı riske etmek istemeyecek hem de mühimmatı sınırlı olduğundan tükenince geri çekilmek zorunda kalacak. Çok daha ucuz maliyetli Kızılelma gibi insansız savaş uçaklarıyla mukabele etmeniz mümkün. Bunun yanında sürüler halinde uçan çok daha ucuz maliyetli kamikaze gibi sistemlerle de mukabele etmeniz mümkün. Ayrıca çoklu radar sistemleriyle taaruz etmeniz mümkün.

Burada akıllı mühimmatların füzelerin menzili, radarların kapasitesi çok önemli. Yeni nesil uçaklara karşı savunma yöntemi olarak daha yüksek hızlarda uçan kamikaze sürüler olabilir.

KIZILELMA

Kızılelma şu anda düşük hızlı seri üretimde. 2022’nin Aralık ayında milletimize söz verdiğimizden yaklaşık bir yıl önce ilk uçuşunu gerçekleştirdik, ilk prototipiydi o. Kızılelma sonra yeniden yapıldı. Bütün iç yapısalları değişti. Son nihai üretilebilecek prototipini biz geliştirdik ve üretim aşamasına geçti. Şu anda testler devam ediyor. Hedef, 2026’da Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine kazandırmak.

Kızılelma havacılık muharebesinin geleceği. Artık 5. nesil uçaklar son insanlı savaş uçakları olacak. Nasıl ki biz Karabağ’da paradigma değişimi yaparak, kimsenin beklemediği şekilde Türk orduları dünyada SİHA'larla savaşı kazandıysa Kızılelma da hava muharebesinde benzer bir dönüşüm yapacak. İnsan faktöründen kaynaklanan tüm olumsuzluklardan insansız savaş uçağı kurtulmuş oluyor. 6. nesil olarak değil bambaşka bir unsur olarak hava gücü oluşturmuş oluyor. İnsan olmadığından bir kere eğitim maliyetleri, fizyolojik limitler, pilot riski gibi unsurlar devreden çıkacak.

İnsan, sistemin en kıymetli unsuru olduğu için pilotları riske atmak istemediğimiz durumlarda Kızılelma gibi insansız uçaklar kullanılabilecek. Ayrıca maliyet açısından da çok daha etkin olacak. Bu nedenle insanlı uçaklara karşı daha avantajlı bir mukabele imkânı sağlayacak. Kızılelma'nın TGC Anadolu'dan kalkması mümkün ama inmesi için üzerinde bir modifikasyon gerekiyor. Şu anda Deniz Kuvvetlerimiz biraz daha büyük bir gemi yapıyor. Tasarım aşamasında şu anda. O gemide yakalama kabloları olacak. Şu andaki tasarımı Kızılelma'nın gemiden kalkmasına izin veriyor ama durup yakalama sistemi TGC Anadolu'da olmadığından ve bu gemi için planlanmadığından iniş yapamıyor.

BAYRAKTAR TB3

Bayraktar TB3 kısa pistli gemilere inip kalkabilen ilk SİHA oldu. bunu otomatik bir şekilde yaptı hatta yakın bir zamanda 200'üncü sortisini de tamamladı. Çok farklı koşullarda denendi. Hatta 42 ülkenin heyetlerinin huzurunda iki tanesi peş peşe kalkarak ikişer mühimmat attılar hedeflere. 42 ülkenin ateşeleri bir tarihi ilke tanıklık ettiler. Bizler de milli deniz havacılığının kapılarını aralamış olduk yepyeni bir konseptle.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterine, Kara Kuvvetleri'nin envanterine TB3 Bayraktar girdi. Yakın zamanda karadan kalkanı envantere teslim edildi. TB2'ye göre mühimmat taşıma kapasitesi daha fazla, daha yüksek irtifaya çıkıyor. Çok daha gelişmiş, yerli bir motoru var TEI tarafından yapılan. Hatta o sınıfta yapılan dünyanın en iyi havacılık motoru. Kendi yaptığımız motorla da uçuyor artık. Büyük farklardan biri de daha fazla faydalı yüke sahip olması. Gelişmiş bir motoru var turbo dizel. Kısa pistli gemilere inip kalkma kabiliyeti var, aerodinamikleri özel. Bütün sistemleri çok daha modern. İrtifa tabanı TB2'ye göre daha yüksek. Havada kalma süresi daha uzun.

İHA'LARIN SAVAŞTAKİ ROLÜ

Muhabere kaostur. Savaşta ilk kaybolan şey hakikattir. İHA sistemlerinin en büyük özelliği canlı görüntü aktararak karar vericilere ne olduğunu tam olarak ne olduğunu aktarıyor olması. SİHA'la insanlı sistemlere göre şunu yaptı, hem gözetledi, hem hedefi bularak etkisiz hale getirdi. Ülkemiz bunu terörle mücadelede kullandı ve terörin belini böyle kırdı. Sonra da bir konvansiyonel bir muharebe unsuru haline getirerek biz topraklarımızı azad ettik. Hem Suriye'de, hem libya'da hem Karabağ'da, Azerbaycan'da işgal altında tutulan toprakları. Düşmanın karşısına büyük bir yenilikle beklemediği bir şekilde çıkarak.

Bayraktar TB2 dünyada en fazla sistemi etkisiz hale getiren İHA'dır. Yüzlerce tankı, onlarca hava savunma silahını, helikopterleri, gemileri, yerde duran uçakları dahi etkisiz hale getirdi. Bu asimetrik etkisi bir anlamda.

GAZZE'DE SOYKIRIM

En büyük önlem insanlığın sürüklendiği bu karanlıktan vazgeçmesi olur. Bebekleri öldürmeyi meşru gören bir dünya düzeninde, hemen yanıbaşımızda bir soykırım oluyor. Dünyanın en modern kurumlarında eğitim almış insanların savaşta bebeklerin nasıl öldürebildiğine dair makaleler kaleme aldığı bir dünyada bunların hiçbirisine engel olamazsınız elbette. Bu dünyada her insanın onurlu bir şekilde yaşaması gerektiğini anlamamız gerekir. Şair ne diyor, "Medeniyet tek dişi kalmış canavar" diyor. O yüksek teknolojik imkanları sizi parçalamaya çalışan dişine benzetiyor. Bu hal olduğu sürece, insanlığın varoluş serüveni açısından büyük bir tehdit olduğunu görüyoruz bu karanlığın. İnsanoğlu, üzerine düşen iyiliği ve merhameti yapmayacaksa insanlığı çok daha karanlık günlerin beklediğini söyleyebiliriz.

N-SOSYAL

Kızılelma’dan sonraki hedefimiz uzayla alakalı sivil bir alanda çalışmaya başlamak oldu. En başından beri Teknofest’i kurguladığımız ilk yıldan itibaren amacımız sadece savunma sanayinde değil, teknolojinin tüm sivil alanlarında bir ekosistem oluşturmaktı. Teknofest de bu maksatla kurgulandı. Teknofest girişimcileri N- Sosyal'i hayata geçirdiler. Dünyaya baktığımızda özellikle sosyal medya araçları dahil tüm sivil teknolojilerin aslında bir tahakküm aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. Hemen yanı başımızda yaşanan soykırıma baktığınızda, kullandığımız bütün teknolojilerin birer istihbarat cihazına dönüştüğünü görebiliyorsunuz. Nabzınızı, attığınız adımı sayan; parasını vererek satın aldığınız tüm teknolojiler internet dahil size karşı bir silaha dönüşebiliyor.

Soykırımı eleştirdiğinizde, Batı medeniyetinin temellerinden olan fikir ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini, yıkıldığını, yok edildiğini görüyoruz. Tümüyle pragmatist ve insanlık dışı bir tutumla, güçlünün her zaman haklı olduğu bir düzen var. Bu durumu gelişen tüm dijital alemde de görüyoruz.

N-Sosyal bu dijital tahakküme karşı bir itiraz olarak Teknofest kuşağının geliştirdiği bir adım. Sadece bu alanda değil, kullandığımız tüm diğer teknolojilerde — yapay zekâdan büyük dil modellerine, cihazlarımızın içine giren çiplere kadar — tam bağımsız ve müreffeh olmanın yolu bu teknolojileri geliştirmekten geçiyor. Kullandığımız cihazların hepsini millileştirmeli ve tüm dost ve kardeş coğrafyalarımızla paylaşmalıyız. Bu, tahakkümün önüne set olarak çıkabilir.

"1.3 MİLYON KULLANICISI VAR"

N-Sosyal yaklaşık iki aylık bir platform. Rekor bir artışla yolculuğuna başladı ve sürekli güncelleniyor. Şu anda yaklaşık 1,3 milyon civarında kullanıcısı var ve stabil şekilde büyüyor. Kendi müdavimleri oluştu. Sürekli gelişerek yoluna devam ediyor. En son medya modu geliştirildi. Bu modda çok daha nitelikli bir görsel deneyim yaşanıyor. Dünyada ilk defa bir uygulamada hem yazılı hem de görsel içeriklerle gündemi takip edebilmek mümkün hale geldi. Yakında üçüncü bir modül daha eklenecek: İş platformu gibi profil oluşturup kullanılabilecek bir yapı. İlerideki vizyonu ise dost ve kardeş coğrafyalarda kullanılan, süper aplikasyon denilen, ödeme aracı dahil birçok fonksiyonu bir arada sunan bir yapıya dönüşmek.

KÜRE DİJİTAL ANSİKLOPEDİ

Bunun yanında yeni bir proje daha geliştiriliyor: Küre Dijital Ansiklopedi. Türkiye Teknoloji Takımı ve Kültür ve Medeniyet Vakfı tarafından geliştirilen, açık kaynaklı ama müellifi belli olan bir dijital ansiklopedi. Teknofest’le birlikte tüm millete duyurulacak. İçinde gönüllülerin yazdığı makaleler olacak. Ayrıca çocuk ansiklopedisi modülü de var. Hakikat, insan hayatındaki en kıymetli mefhumdur; güneş gibi her yeri aydınlatır ve asla balçıkla sıvanamaz.

Hakikat bilim metodolojisinin de temelidir. Tarihi olaylarda da hep böyle anlı açık bir şekilde savunulması gereken bir kavramdır. Yazının icadıyla birlikte bilgi kulaktan kulağa aktarılmaktan çıkmış ve sistematik, kalıcı bir hale gelmişti. Matbaa bilginin geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Yapay zekâ ise yeni bir kalem gibi hayatımıza giriyor; bilginin çok daha hızlı üretilmesine vesile olacak. Ama burada referans bilgi kaynaklarına dayanması gerekir.

Küre Dijital Ansiklopedi yaklaşık bir buçuk senedir geliştiriliyor. Şu anda 50 bine yakın makalesi, bine yakın çocuk makalesi var. Çocuklar için resimli içerikler hazırlanıyor. İçeriği yazanların kim olduğu, nitelikleri belli olacak; toplum tarafından kaleme alınacak ve tüm dost ve kardeş coğrafyalarla paylaşılabilecek. “Küre Dijital Ansiklopedi”, “Evrensel bilginin izinde” sloganıyla ortaya çıkıyor.

YAPAY ZEKA

Şu anda özgür ansiklopedi diye bilinen kaynaklar var ama kimin yazdığı belli değil. Hakikati sorguladığınızda yanlış çıktığında hesap soramıyorsunuz. Bu, bilimsel metodolojiye aykırı. Yapay zekâ çok hızlı bilgi derleyebiliyor ama yanıldığında korkunç hatalar yapıyor. Örneğin bir mühendislik araştırmasında hidrokarbon yakıtlarla lityum iyon bataryaların enerji miktarını karşılaştırmasını sordum; yaklaşık 200 kat hata yaptı ama sonucu öyle düzgün sundu ki doğruymuş gibi göründü. Diğer botlara sordum, onlar da benzer cevaplar verdi. Asıl kaynaklara, yani kitaplara gidince hatayı fark ettim. Ancak artık kitaplar bize çok uzak kalmış durumda.

Böylesi hatalar insanlığı büyük risklere sürükleyebilir. Dayanıklılığı yanlış hesaplanmış bir köprü kolayca yıkılır, bir uçak en ufak türbülansta kanadını kaybedebilir. Bu nedenle müellifin kim olduğu çok önemlidir. Hakikat, alnı açık şekilde savunulması gereken bir kavramdır.

İTALYAN LEONARDO İLE İŞBİRLİĞİ

Bayraktar TB2 ve diğer İHA'ları dünyanın en meşhur İHA'ları şu anda. Avrupa ülkeleri arasında kullanıcıları da var. Avrupa pazarına açılmak amacıyla böyle bir anlaşma yapıldı. Bu İtalyan hükümetinin de özellikle isteğiydi. Bizlerin de Türkiye'nin de yakın ilişkileri vardı. Leonardo ile yapılan işbirliği Türk savunma sanayi teknolojilerinin yeni pazarlara açılmasını sağlayacak.

GENÇLERE TAVSİYE: UFKUNUZU YÜKSEK TUTUN, DOSDOĞRU OLUN

Benim evladım da TEKNOFEST'e gelecek. Kızım zaten üç yıldır yarışıyordu. Oğlum 1.5 yaşında. Onun bunu deneyimlemesini istiyorum. Gençlerin nitelikli bir deneyim için hafta içi gelsinler, çünkü hafta sonu çok yoğun oluyor. N-Sosyal'e kaydolup randevu almalarını tavsiye ediyorum. Gençlere şunu söylemek istiyorum: İddianızı yüksek tutun, ufkunuzu yüksek tutun, dosdoğru olun. Bizim inancımız rabbimizin dosdoğru olanın yanında olduğunu söylüyor. Ne yapıyorsunuz vatanınınızın iyiliği için yapın."

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.