Tarım ve tohum konusu ülkelerin milli güvenlik stratejisi olmalı
Antalya’nın Serik ilçesi Belek turizm bölgesindeki bir otelde “Yeni Yüzyılında Türkiye Tohumculuk Zirvesi” gerçekleştirildi.
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer Güler, ülkelerin; gelecekte yaşanacak savaşlar, pandemiler, kuraklık, ekim yapılacak toprakların azalması ve artan nüfusu göz önünde bulundurarak tarım ve tohum konusunu milli güvenlik stratejisi olarak belirlemesi gerektiğini söyledi.
Zirve sonrası Türkiye Tohumcular Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer Güler, Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Başkanı Yıldıray Gençer ve TÜRKTOB Yönetim Kurulu Üyeleri basın toplantısında gazeteciler sorularını yanıtladı. TÜRKTOB Başkanı Hacı Ömer Güler, gelecekte yaşanacak, kuraklık, verim eksikliği, azalan topraklara karşı artan nüfuslar konusunda izlenecek stratejilerden bahsetti. Ar-Ge’nin önemine dikkat çeken Güler, “Her değişen iklim şartına göre bitkilerinizi ıslah etmek durumundasınız ya da teknolojilik olarak güncellemek durumundasınız” dedi.
"Firmalara Ar-Ge için 10 milyon liralık kredi”
Ar-Ge’nin süre, harcama ve personel gideri sabır işi olan bir konu olduğunu kaydeden Güler, yaklaşık 300 üzerinde firmalarının Ar-Ge yaptığını belirterek, “Bu firmaların Ar-Ge’yi sürekli desteklemesi ya da hızlandırması tamamen finansal bir açıya bağlı. Hal böyle olunca biz devletten hep desteklemesini istiyoruz. Hatta üretimden daha fazlasını Ar-Ge’ye ayıralım. Sağlıklı büyümek istiyorsak Ar-Ge’si ile desteklenen mutfağı zengin firmalar yapmamız lazım. Firma niteliklerini de artırmamız lazım. Ar-Ge için bir firmaya 10 milyon TL’lik bir kredi söz konusu, 7 yıl vadeli. Eğer bu kredilere ulaşım rahatlarsa, firmalar bunu hiç kaçırmayacaktır. Bu sektöre çok ciddi bir kaynakla birlikte destek de vermiş olacaktır. Bunu çok kıymetli buluyoruz” diye konuştu.
“Ülkelerin milli güvenlik stratejisi olmalı”
Tohum sektörünün ülke milli güvenliğini ilgilendiren bir konu olduğuna vurgu yapan Güler, “El açan bir millet yerine, üreten ve kendi kendine yeten bir ülke olmak zorundasınız. Bunu da sürekli bilimi ve teknolojiyi elinde tutarak ıslahla başarabilirsiniz. Topraklarımız sürekli azalıyor, bugün nüfusumuz 85 milyon, 35 milyon turistimiz. Ona rağmen yeterli hale gelmişiz. Bu yerel çeşitlerle mi oluyor? Sadece ata tohumu ile olması mümkün değil. Yeni geliştirilen çeşitlerin verimlilik ve kalitesi arttığı için biz bunu başarabildik. Verimliliğin gelecekte de artarak devam etmesi lazım. Savaşlar var, pandemiler hep olacak, dünya nüfusu artacak ve topraklarımız hep azalacak” dedi.
Güler, tarım ve tohum konusunun siyaset üstü olduğuna işaret ederek, “Bu ülkelerin milli güvenlik stratejisi olmalı. Gereksiz tartışmaların içerisine çekilmemeli. Ülke çiftçisinin enerjisi ve emeği hor görülmemeli” ifadelerine yer verdi.
Gençer: “Sektöre, ülkemiz bitkisel üretime ve tohumculuğuna da zarar veriyor”
5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’na değinen Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Başkanı Yıldıray Gençer, belediyelerin yapmış olduğu selektör uygulamasını eleştirdi. Gençer, “Belediyelerin yaptığı iki uygulama var. Bunlardan bir tanesi tohumları eleyen selektör dağıtımı. Biz bunlarla yıllardır mücadele ediyoruz. Çiftçilerimiz kendi ürünlerini getirip burada eliyor ve bunu tohumluk olarak kullanıyor. Aslında hiç ellemeden kullanmasından daha iyi görünüyor belediye mantığı açısından ancak 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nu varken, bu kanun sertifikalı tohumluğu destekleyen ve ülkemizdeki bütün ekilen tohumlukların sertifikalı olmasını öngören ya da bu amaçla çıkarılan bir kanun olmasına rağmen maalesef belediyeler bu noktada hizmet götürdüğünü sanarak sektöre, ülkemiz bitkisel üretime ve tohumculuğuna da zarar veriyor” açıklamasında bulundu.