SESİMİ DUYAN VAR MI? 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 20. yılı

17 Ağustos Marmara Depremi’nin 20. yıldönümü dolayısıyla, depremde hayatını kaybeden vatandaşlar; İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Yalova'da çeşitli törenlerle anıldı.

Gündem Yayın: 17 Ağustos 2019 - Cumartesi - Güncelleme: 17.08.2019 10:09:01
Editör -
Okuma Süresi: 13 dk.
3252 okunma
Google News

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde, 17 Ağustos 1999’da yaşanan Marmara Depremi’nde yaşamını yitirenler törenle anıldı.

 

Vali Vekili Dursun Balaban, Kavaklı sahilinde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, depremi, o dönem kaymakamı olduğu Altınova’da yaşadığını anımsatarak, o günden bu yana devletin güzel hizmetler yaptığını söyledi.

 

Deprem sabahı yurdun her köşesinden bölgeye yardımlar gönderildiğini anımsatan Balaban, yardımlaşmanın örneğini o zaman yaşadıklarını kaydetti.

 

Balaban, 2018’de 50 bin kişi ve öğrenciye deprem eğitimi verdiklerini, insanları depremin değil binaların öldürdüğünü ifade etti.

 

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde evlerinin yıkılması sonucu iki kızını kaybeden AK Parti Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker de depremlerin dünyanın varoluşundan bu yana zaman zaman yaşandığını anlattı.

 

Depremlerde can kayıplarını azaltacak çalışmalar yapmaları gerektiğini vurgulayan Şeker, “1999 MarmaraDepremi’nde yaklaşık bu bölgede 17 bine yakın insan hayatını kaybetti ama yapılan araştırmalara göre sadece 1 kişi depremden dolayı hayatını kaybetti. O da arazide açılan fay hattına düşerek, onun dışındakilerin tamamı sağlıksız şekilde yapılan binaların depremde yıkılması sonucu.” diye konuştu.

 

Şeker, her an deprem olacak gibi yapıların sağlamlığını sorgulamaları gerektiğini, bu yapıldığı takdirde kayıpların azalabileceğini söyledi.

 

“JAPONYA’DAKİ DEPREMDE SADECE TÜRKİYE 1 AY KALDI”

Japonya’nın İstanbul Başkonsolosu Hisao Nishimaki ise depremi İstanbul’da yaşadığını ifade ederek, gece hemen konsolosluğa haber vererek arama kurtarma ekiplerinin Türkiye’ye gelmesini sağladıklarını kaydetti.

 

Japonya’dan gelen altyapı uzmanlarının Türkiye’de çalışmalar yürüttüğünü dile getiren Nishimaki, 2 bin 500 prefabriği Türkiye’ye hibe ettiklerini kaydetti.

 

Türkiye ve Japonya ilişkilerinin dostane şekilde sürdüğünü dile getiren Nishimaki, şöyle konuştu:

 

“Elimizden geleni yaptık. 1999-2001 yılları arasında yardımlarımız oldu. Japonya’da 2011 yılında deprem oldu. Dünyanın 21 ülkesinden arama kurtarma ekibi geldi, onlardan biri de Türkiye idi. Normalde arama kurtarma ekipleri işlerini 72 saatte bitirdi. Bu saatten sonra kurtarma mümkün değildir. Bu ekiplerden 20’si kendi ülkelerine döndü ama sadece Türkiye 1 ay kaldı. Neden Türkiye’ye dönmediklerini sorduk, onlar da dönemin Türkiye Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine ‘Japonların ihtiyacı olduğu kadar orada kalın, Türkiye’ye dönmeyin.’ demiş. Bunun için size çok teşekkür ederim.”

 

Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın da gençleri deprem konusunda yetiştirmek ve binaları deprem gerçeğinden hareketle inşa etmeleri gerektiğini söyledi.

 

Programda Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, AK Parti Kocaeli Milletvekili Emine Zeybek ve Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış da depreme ilişkin konuşma yaptı.

 

Konuşmaların ardından kursu başarıyla tamamlayan Gölcük Arama Kurtarma Derneği (GESOTİM) kursiyerleri yemin ederken, misafir ülke temsilcilerine plaket verildi.

 

Daha sonra Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenler için Kur’an-ı Kerim okundu ve dua edildi.

 

 

DEPREM ŞEHİTLERİ SU ALTINDA ANILDI 

Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi’nde yaşamını yitirenler, su altında anıldı.

 

Değirmendere Sualtı Topluluğu’nca (DESSAT) fay hattının, kıyıdaki otel, vapur iskelesi, çay bahçesi, ev gibi yapıları denize çekmesiyle Değirmendere sahilinin 180 metre açığındaki “su altı şehri”ne dalış gerçekleştirildi.

 

Yüksek inşaat mühendisi, mimar ve deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki’nin de aralarında bulunduğu 60 dalgıç, gün boyunca gerçekleştirdikleri dalışlarla depremde yaşamını yitirenleri andı.

 

DESSAT lideri, su altı arama kurtarma ve dalış eğitmeni Murat Kulakaç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Marmara Depremi'nin yıl dönümü dolayısıyla her yıl olduğu gibi bu yıl da anı dalışı organizasyonu düzenlediklerini bildirdi.

 

Murat Kulakaç, “Burada dalan arkadaşlarımız mutlaka etkileniyorlar ama depremin 20. yılı olması nedeniyle sudan çıkan arkadaşlarımızın hüznünü net bir şekilde gördük, çok duygusal anlar yaşadılar. Bunlar üzücü ama unuttuğumuz deprem gerçeğini hatırlatan olaylar.” diye konuştu.

 

SAKARYA’DA ANMA TÖRENİ

Sakarya’da, 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenler için anma etkinliği düzenlendi.

 

Sakarya Büyükşehir Belediyesince Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen tören öncesi İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünce (AFAD), Çark Caddesi’nde deprem farkındalığı yürüyüşü gerçekleştirildi. Etkinliğe, CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, İl Sağlık Müdürlüğü, UMKE ve Sakarya Üniversitesi Gönüllü Doğal Afet Arama Kurtarma Birimindan (SAÜDAK) ve çok sayıda kişi katıldı.

 

Ellerinde “Deprem gerçek, hazır olmak gerek”, “Gönüllü ol, insanlığa umut ol” ve “Afet çantan nerede” şeklinde dövizler taşıyan grup, çeşitli sloganlar atıp düdük çalarak tören alanına kadar yürüdü.

 

Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen anma etkinliği ise öğrencilerin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

 

“ALINABİLECEK HER TEDBİRİ MUTLAKA DÜŞÜNMEMİZ LAZIM”

Törende konuşan Sakarya Valisi Ahmet Hamdi Nayir, her şehrin bir hafızası olduğunu, acı ve tatlı anıların o hafızalarda muhafaza edildiğini söyledi.

 

Kentte yaşanan depremlerin her birinin şehrin hafızasında acı hatıra olarak kaldığını aktaran Nayir, “Alınması gereken dersler, yapılması gereken yerler yapılmış, tedbirler oluşturulmuşsa biz bunlardan ders almışız demektir. Yoksa aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacağız demektir. Bunlardan ders alarak, geleceğe daha iyi hazırlanıp insanımız için daha güzelini yapma gayreti içerisinde olmalıyız.” şeklinde konuştu.

 

Nayir, son 20 yılda afetler nedeniyle dünya genelinde 1,5 milyon kişinin öldüğünü ifade ederek, “Sakaryamız’da 3 bin 891 kaybımız, 5 bin 180 yaralımız var. Hasarlı, yıkılan binalarımız var. Yaptığımız hiçbir şeyi yeterli görmememiz, iyinin daha iyisine talip olmamız lazım. Bu ülkenin insanı için alınabilecek her tedbiri mutlaka düşünmemiz lazım. Bu konunun farkındalığını mutlaka en üst düzeyde tutmamız lazım. 7 gün 24 saat hazır beklememiz gereken bir durum var.” dedi.

 

Kentte 320 bin kişiye son 5 yıl içerisinde afet bilgilendirme eğitimi verdiklerine işaret eden, “Şu an ilimizin 16 ilçesinde 664 toplanma alanımız tespit edilmiş bulunmaktadır. Bir afet durumunda 169 bin 749 konteyner ve çadır kurulabilecek alanların tespiti yapılmıştır. Afet haritamız da tamamlanmış bulunmaktadır.” diye konuştu.

 

“AFETLERİN EN AZ KAYIPLA ATLATILMASINI SAĞLAMAK İSTİYORUZ”

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce de deprem şehitlerini anmak, onlara dualar göndermek için bu programı icra ettiklerini söyledi.

 

O gece binlerce vatandaşın hayatını kaybettiğini, o acıyı hala derinden yaşadıklarını aktaran Yüce, kendi evinin de Erenler Belediye Başkanlığı yaptığı o dönemde yıkıldığını ama sağ kurtulduklarını anlattı.

 

Yüce, enkazdan Allah’a şükrederek çıktıklarını belirterek, “Mevlam bir daha o gecedeki feryatları bizlere göstermesin inşallah. Dünyanın dört bir yanından hızlı şekilde yardımlar geldi ve dünyanın çok ufak olduğunu biz o gece anladık. Allah bir daha bugünleri göstermesin. Bunun bir daha yaşanmaması için var gücümüzle çalışmalıyız, yaraları sararız ama hedefimiz yara sarmak değil, yaralanmamak olmalı. Deprem öldürmez, bina öldürür.” diye konuştu.

 

Şimdiye kadar birçok tedbirin alındığını, alınmaya devam edildiğini aktaran Ekrem Yüce, şöyle devam etti:

“Sakarya’da yatay mimarinin daha da hakim olması için çok önemli çalışmalar başlattık. Bu anlamda şehrimizin ülkemize örnek bir şehir olması için hem belediyemiz hem şahsım bu konuda her türlü desteği verecektir. Yine Sakarya Afet Yönetim merkezi projemizi çok önemsiyoruz. Çalışmalara başladık. İnşallah en kısa sürede merkezimizi kuracağız. Burada çeşitli afet eğitim sahaları bulunacak. Amacımız, hemşehrilerimizin afetler konusunda bilinçlenmesini sağlayarak, afetlerin en az kayıpla atlatılmasını sağlamak.”

 

Deprem videosu ve fotoğraflarından oluşan sinevizyon gösterisinin izlendiği etkinlikte, vatandaşlar deprem fotoğraflarından oluşan sergiyi gezdi.

 

Öte yandan, AFAD, Türk Kızılay, Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı, Sakarya Üniversitesi (SAÜ), Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) ve ilçe belediyeleri tarafından alanda konuşlandırılan stantlarda, vatandaşlara depremle ilgili çalışmalar anlatıldı.

 

PROF. DR. NACİ GÖRÜR’DEN DEPREM AÇIKLAMASI: FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasınca 17 Ağustos 1999 depreminin 20. yılı nedeniyle düzenlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Görür, 1999’daki depremin ardından bilim insanlarının İstanbul’un olası başka bir depreme karşı hazırlanması gerektiği uyarısında bulunduğunu söyledi. Görür, bu noktada başlangıçta niyetlerin, gayretlerin iyi olduğunu ve birtakım şeylerin hızla yapıldığını ancak bu çalışmaların fazla sürmediğini öne sürdü.

 

Görür, “İstanbul, deprem bekliyor. Bulunduğumuz zamanı fırtına öncesi sessizlik diye algılayabiliriz. 99 depremleri Marmara’nın altındaki kabuğu tetikledi ve bu kabuk çatırdamaya başladı. Günün birinde kırılacak. Çok fazla da dayanacağını da düşünmüyoruz. Nitekim yer bilimciler olarak biz 99 depremlerinden sonra 30 yıl içerisinde en az 7,2 büyüklüğünde bir depremin olacağını ilan ettik ve İstanbul’da da alarm verdik.” diye konuştu.

 

İstanbul’u depreme hazırlama noktasında önemli şeylerin de yapıldığını vurgulayan Görür, şöyle devam etti:

“Onları da söylemek lazım. Altyapı belli ölçüde elden geçti, bazı viyadükler, köprüler, yollar, devlet daireleri güçlendirildi. Okullar, hastaneler ya yıkılıp yeniden yapıldı ya da güçlendirildi. Bu tür çalışmalar yapıldı ama yapılan şeyler gerçekten yapılması gerekenlerin yanında oldukça az. Henüz daha çok büyük işler yapılamadı maalesef. Şimdi İstanbul’u depreme hazırlama 20 yılda olabilirdi biz bu treni kaçırdık. Tabii neler yapılmalıydı veya bundan sonra ne yapmalıyızı konuşmak gerekirse şunları söylemek gerekir. İstanbul’u ya da bir kenti depreme hazırlamak için o kenti oluşturan parametreleri deprem için güvenli hale getirmek lazım.”

 

“YÖNETİMİN YAPACAĞI EN ÖNEMLİ ŞEY ÖNCE BİR TEHLİKE ANALİZİ YAPMAK”

Prof. Dr. Naci Görür, kentleri oluşturan parametrelerin başında kentin yönetimi, halk, çevre, yapı stoğu, altyapı ve ekonomi geldiğini, bunların şehrin bileşenleri olarak ön çıktığını dile getirdi.

 

Görür, İstanbul’u yönetenlerin organize olması, bir afeti nasıl yöneteceğini iyi bilmesi ve ona göre planlamalarını, hazırlıklarını yapması gerektiğini belirterek, “Yönetimin yapacağı en önemli şey önce bir tehlike analizi yapmak, tehlikeyle ilgili tüm bilgileri ortaya koymaktır. Daha sonra bu tehlike gerçekleştiği taktirde riskler neler olacaktır, onları belirlemeli ve risk haritalarını İstanbul ölçeğinde veya her bir ilçe için yapmalıdır. Üçüncü adım da bu risklerin en fazla olduğu yerlerde risk azaltma çalışmalarına başlamasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

 

Prof. Dr. Görür, deprem konusunda halkın eğitiminin, bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu, halkın fiiliyatta depreme hazır olmadığını anlatarak, “Henüz halkımız deprem öncesinde ne yapacağını bilmiyor veya umursamıyor. Oturdukları binaların depreme karşı güvenli olup olmadığını henüz daha yaptırmış değil ve bunun gereğini yapmış değil. Halk henüz deprem güvenli bir yaşam tarzını bilmiyor.” dedi.

 

Diğer önemli bir parametrenin de yapı stoğu olduğuna dikkati çeken Görür, bu noktada da yapılanların yetersiz olduğunu savundu.

 

“GELEN TEHDİT VE TEHLİKE ÇOK BÜYÜK”

Depremin en büyük çevre felaketi olduğunu, bu kapsamda çevreyi koruyacak önlemlerin henüz alınmadığını, ortaya çıkabilecek milyonlarca ton molozun nasıl bertaraf edeceği gibi hususların planlanması gerektiğini belirten Görür, altyapının da depreme hazır hale getirilmesinin önemini vurguladı.

 

Olası bir depremin ekonomik kayıplara da yol açacağını anlatan Görür, “İş gücü kaybı ve üretim organlarının deprem sırasında kaybedilmesi büyük ölçüde ülkeyi ekonomik zaafiyet uğratabilir. Bu konuda ekonomik kuruluşların ne planları var, olası bir deprem ekonomimize zarar verecek gibi hususları göz önünde bulundurması gerekmektedir.” dedi.

 

Basın açıklamasının ardından TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Örgün Tutay, Prof. Dr. Görür’e plaket takdim etti.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.