Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, 'Atatürk'e beddua' iddialarına yanıt verdi
Ayasofya Camii'nde ibadete açılmasının ardından kılınan ilk Cuma namazında hutbe okuyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Atatürk'e beddua ettiği iddialarına yanıt verdi. Erbaş, "İyi niyet taşımayan maksatlı bir çarpıtma" dedi.
Ayasofya Camii'nde 86 yıl sonra kılınan ilk cuma namazında, okunan hutbede Atatürk'e beddua ettiği iddialarına ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'tan açıklamalar geldi. Erbaş, "Söz konusu ifadenin bağlamından koparılıp niyet ve kastın dışında yeniden anlamlandırılarak tefrika sebebi yapılması, iyi niyet taşımayan maksatlı bir çarpıtmadır" ifadelerini kullandı.
"PEK ÇOK ECDAT EMANETİ YOK EDİLMİŞ"
Sabah gazetesine konuşan Erbaş, hutbede Atatürk beddua ettiği iddialarıyla ilgili Erbaş şunları söyledi:
"Öncelikle, okuduğum Cuma hutbesindeki "vakıf hukukuna sahip çıkma ve koruma" amaçlı bir ifadenin tamamen çarpıtılarak ve bağlamı dışına çıkarılarak gündeme getirilmesinden derin bir üzüntü duyduğumu belirtmeliyim. Söz konusu Cuma hutbesinde, yüce dinimiz İslam'da vakfın önemine, vakıf ahlakı ve hukukunun korunmasının gereğine atıfta bulunulmuştur. Zira İslam'ın ilkelerini ve değerlerini açıklamak ve hatırlatmak, Diyanet İşleri Başkanlığımızın varlık sebebi ve anayasal görevidir. Nitekim bugün Balkan coğrafyasında ve dünyanın pek çok yerinde medeniyetimize ait ecdat emaneti binlerce vakıf malı yok edilmiştir. Bunların talan edildiğini ve amacı dışında kullanıldığını üzülerek müşahede etmekteyiz. Bu minvalde ülkemizdeki vakıf mallarımızdan da kaybolanların olup olmadığı, amacına uygun olarak kullanılmayanların bulunup bulunmadığı hususu dikkatle takip edilmelidir."
"MAKSATLI BİR ÇARPITMA"
Erbaş, "Hutbemizde de geniş zaman formuyla, her vakfiyenin sonunda yer alan genel bir ilkeye işaret etmek istedik. Dolayısıyla söz konusu ifadenin bağlamından koparılıp niyet ve kastın dışında yeniden anlamlandırılarak tefrika sebebi yapılması, iyi niyet taşımayan maksatlı bir çarpıtmadır. Ayrıca, daha önce de söylediğim gibi, bizim inancımızda aslolan vefat edenlerin ardından dua etmektir. Biz de çeşitli vesilelerle bunu yapmaya çalışıyoruz" dedi.
"DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ATATÜRK'ÜN KURDUĞU BİR TEŞKİLATTIR"
Erbaş, "Diyanet İşleri Başkanlığımız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bir teşkilattır. Anayasa ve yasalarda belirtilen görevlerini yerine getirmektedir. 18 Mart Çanakkale programlarından Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümü etkinliklerine, istiklal mücadelemizin önemli günlerinden milli bayramlarımıza, her vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi, saygı, rahmet ve şükranla anmaktayız. Yayınladığımız eserler, aylık dergiler, çocuk yayınları ve Diyanet TV ve radyo programlarımızla, onları hayırla yad etmekte ve özellikle nesillerimize en güzel şekilde tanıtmaya gayret etmekteyiz. Söz konusu açıklamalarımız, program ve etkinliklerimiz web sayfalarımızda mevcuttur ve tüm kamuoyuna açıktır. Hal böyleyken Başkanlığımızı ve onun güzide mensuplarını, Cumhuriyetimizin değerleri ve öncüleri ile ilgili hassasiyet taşımamakla itham etmek vahim bir hata, üzücü bir tutum, büyük bir haksızlık ve izah etmekte zorlandığımız bir istismardır. Bu tür zorlama yorumlar ve yanlış anlamlandırmalar, milli birlik ve beraberliğimize zarar vermektedir" şeklinde konuştu.
"KILIÇLI HUTBE" TARTIŞMALARI
"Kılıçlı hutbe" hakkında ise Erbaş şunları söyledi:
"Kılıçla hutbe okumak bizim tarihimizde ve geleneğimizde var olan, yaygın bir uygulamadır. Bir rivayete göre geçmişi Hz. Ömer dönemine kadar uzanır. Bu bağlamda, bir yer savaşarak fetihle alındığında kılıçla hutbe okunurdu. Nitekim İstanbul fethedildiğinde Ayasofya'daki ilk Cuma hutbesi de kılıçla okunmuş ve 481 yıl böyle devam etmiştir. Hutbenin bu şekilde okunması, bir yönüyle Ayasofya'nın camiye çevrildiğinin ilanı, diğer yönüyle de fethe dair bir mesajdır. Bu gelenek zaten İstanbul dışında Edirne, Kocaeli, Çanakkale, Kastamonu, Tokat, Balıkesir, Bartın gibi şehirlerimiz başta olmak üzere ülkemizdeki bazı camilerde eskiden beri uygulanmaktadır. Dolayısıyla bu durumu garipseyen, eleştiren, farklı manalara çekmeye çalışan yaklaşımları hayretle karşılıyorum. Bu topraklarda medeniyetimizden ve geleneğimizden böylesine uzak yorumların yapılmasına gerçekten üzülüyorum. Bu süreçte yaptığımız açıklamalar ve Cuma hutbesinde İslam medeniyetinin temel değerlerini ve evrensel insanlık ilkelerini ortaya koyan beyanlarımız görmezden gelinerek kılıçla hutbe geleneğinden, sanki Müslümanların söyleyecek sözü kalmadığı için böyle bir uygulamaya gidildiği sonucunu çıkaran bir yaklaşımı, vicdanlara havale ediyorum."
TARTIŞILAN SÖZLER NEYDİ?
Erbaş, 24 Temmuz'da Ayasofya'da okuduğu Cuma hutbesinde, "Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar. Vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar" ifadelerini kullanmıştı.