Görün bakın zaman Çelik’i haklı çıkaracak!..

Meğer öyle bir yaraya parmak basmış ki, birden bire akademisyenlerden tutun da, hukukçulara, Meclis’ten tutun da, TV’lerdeki tartışma programlarına, AK Parti ‘den tutun da muhalefet cephesine, yazılı ve görsel basından tutun da sosyal medya  mecralarına kadar ciddi ciddi konuşur oldu.

Destekleyen de var, tepki gösteren de.

“Adama bak, o kadar ötelendikten sonra yine Cumhurbaşkanının imdadına koştu. 2002’de Erdoğan’a Siirt ara seçimiyle Milletvekilliği yolunu açan oydu, şimdi de yüzde 40 formülüyle  önümüzdeki seçimlerde  yine Cumhurbaşkanlığının yolunu açan o oldu”

Diyen de var…

“Gerçekten bu sistem seçimlerde hepimizi yorar. Hiçbir partinin adayı ilk turda seçilemez. İkinci tur a düşer ki, bu da ülkenin enerjisini bitirir”

Diyen de…

 “Artık kabineyi garantiledi” diyerek çok basitçe siyasi magazine kaçan da…

 “Bu kesin Cumhurbaşkanıyla danışıklı, dönüşüklü”diyerek kurgu olduğunu belirten de…

 “Önümüzdeki seçimlerin tıkanıklığını gördü ve olası krizi şimdiden çözecek formülü üretti.  Siyaset adamı olarak siyaset üretmek diye buna denir” diye hakkını veren de…

YÜZEYSEL ELEŞTİRİLERİ HAK ETMİYOR

Millet tartışırken Faruk Çelik dün  twetter hesabından yaptığı açıklama ile tartışmalara açıklık  getirdi

 Öncelikle kalın harflerle altını çizdi:

“Türkiye sosyolojisi ve ekonomisi 50 artı 1 oy yükünü çekemez. Bu önerimi ortaya koyarken, kimseyle konuşmuş, görüşmüş de değilim. Bu benim görüşüm.”

 Ardından ekledi:

“Tespitimin, önünde veya arkasında bir şey aranmasını doğru bulmuyorum”.

Noktayı da koydu:

“Benim derdim, 50'nin altına düşülmesi çıkması değil. Derdim memleketim, milletimdir.”.

Aynen dediği gibi…

Faruk Çelik’i tanıyanlar iyi bilir.

30 yıllık siyasi tecrübesi ve devlet adamlığında, duruşunda yeniden milletvekili ve ya bakan seçilemedi  diyerek birilerinin yaptığı gibi  ne küstü, ne  tepki gösterdi, ne de yine birilerinin yaptığı gibi onun gücünden yararlanmak için Cumhurbaşkanının arkasında koşmak ve ya ona özgüler düzmek  gibi  yaranma durumu içine girmedi.

Yeri geldi kenarda sessizce bekledi, yeri geldi sahaya indi, çalıştı, yeri geldi doğru bilgilendirme adına cesaretle çekinmeden AK Parti’nin yanlışlarını noktasına kadar sıraladı.Öyle ki AK Parti’nin MKYK ve MYK’sını eleştirip” O arkadaşlar orada ne yapıyor, her şeyi Cumhurbaşkanına havale etme anlayışı yerine sorumluluğu paylaşma anlayışı içinde olmalılar gibi” kimsenin söylemeye cesaret edemediği çıkışlarda dahi bulundu.

Kaldı ki yakın geçmiş süreçte kamuoyunun gündeminden düşmeyen EYT başta olmak üzere ülke gündemindeki belli başlı konular hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çekinmeden doğruları söyleyebilen birkaç kişiden biri olduğunu da belirtmek isterim.

Son yüzde 40’lık önerisi de bunlardan biri.

Ayrıca, yeni sistemin revize edilmesi gerektiğini de 2 gün önce söylemedi. Öncesindeki röportajlarına, TV programlarındaki konuşmalarına bakıldığında ne demek istediği ortada. O yüzden bu anlamda kendisine yöneltilen Cumhurbaşkanının görüşü ya da AK Parti’yi kurtarma operasyonundan başka bir şey değil gibi sözleri hak etmiyor.

Neticede söylediği bir siyasi fikirdir, ister kabul edilir, ister edilmez. Ancak önümüzdeki ilk seçimlerde ne kadar doğru söylediğini hep beraber göreceğiz…