Bahçeli'den, Ozan Ceyhun tepkisi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında Viyana Büyükelçiliği'ne atanan Ozan Ceyhun'la ilgili tepki gösterdi ve "Bizim Viyana Büyükelçiliğine atanan şahısla ilgili ortak hiçbir noktamız yoktur. Geldiği yer bellidir, hüviyeti bellidir, mazisi bellidir. Sorumluluk elbette hükümetindir" dedi.

Siyaset Yayın: 25 Şubat 2020 - Salı - Güncelleme: 25.02.2020 12:20:23
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
2921 okunma
Google News

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin deprem felaketiyle bir kez daha yüzleştiğini söyledi. İran'ın Hoy şehri yakınlarında Türkiye sınırına yakın bölgede yaşanan 5,9 büyüklüğündeki sarsıntının acı ve yıkıma neden olduğunu, depremin Van'ın Başkale ve Saray ilçelerinde hissedildiğini anımsatan Bahçeli, depremde 4'ü çocuk olmak üzere 9 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 39 kişinin de yaralandığını belirtti.

 

Bahçeli, deprem anında çamaşır asmak için bahçesine çıkan Nebahat Fırat'ın evinin yıkıldığını, eşi ve biri 8 aylık 3 çocuğunun enkaz altında kalarak hayatlarını kaybettiğini ifade ederek "Bir yuvanın üstü toprakla örtülmüş, geriye gözyaşı ve feryat kalmıştır. Yürekleri kavuran bu hazin ve müessif olay bizleri de derinden üzmüştür." dedi.

 

Türkiye'nin, doğudan batıya, kuzeyden güneye deprem tehdidine karşı kalıcı ve etkili tedbirleri acil alması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "Depremle yaşamayı öğrenmek durumundayız. Buna diyecek bir şey yok ancak depreme teslimiyeti, felaketlere boyun eğmeyi, atıl ve hareketsiz kalmayı da aklımızdan dahi geçirmemeliyiz." diye konuştu.

 

Devlet Bahçeli, depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diledi.

 

Almanya'daki ırkçı terör saldırısı

 

Almanya'nın Hanau şehrinde Neo-Nazi hayranı bir katilin ortalığı kana buladığını söyleyen Bahçeli, bir kafe ve büfede bulunanlara ateş açan bu caninin, 5'i Türk vatandaşı olmak üzere 10 kişiyi katlettiğini hatırlattı. Son yıllarda Batı Avrupa'da yaygınlaşan ırkçı saldırıların kaygı verici boyutlara ulaştığına dikkati çeken Bahçeli, uzunca bir süredir Türk ve İslam düşmanlığının azgınlaştığının gözlendiğini söyledi.

 

Almanya'da bugüne kadar 30'a yakın Türk vatandaşının acımasız saldırılara maruz kaldığına, camiler, evler, dernek binaları ve işyerlerinin kundaklandığına değinen Bahçeli, "İnsan hakları, düşünce ve ifade hürriyeti, demokrasi ve hoşgörü konularında lafa gelince mangalda kül bırakmayan Avrupa ülkelerinde ırkçı damarın kabarması, faşist eğilimlerin kamçılanması hakikaten de büyük bir çarpıklıktır." dedi.

 

Kendi ülkelerindeki milliyetçi eğilimleri güçlendirip başka ülkelerdeki milliyetçiliği şeytanlaştıran sözde gelişmiş devletlerin amaçlarının belli olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:

 

"Biz insanlığın en gelişmiş ve demokratik formu olan milleti biyolojik analizlerde, laboratuvar araştırmalarında, kafatası ölçümlerinde bulmadık. Bizim kökümüz hamdolsun sağlamdır, sağlıklıdır, ta derinlere kadar tutunmuştur. Irkçılık ise bu kökü kurutacak baldıran zehridir. Türk milleti zehir imalatçılarıyla her zemin ve sahada hesaplaşmaya, bunların şer oyunlarını bozmaya hazırdır, çok şükür buna da muktedirdir."

 

Hocalı Katliamı'nın 28. yılı

 

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Hocalı'nın, dinmeyen çığlık, bitmeyen acı ve tükenmeyen bir Türk sevdası olduğunu belirtti. "Hocalı'nın yaraları derindir, yamaçları serindir, yanakları engindir." diyen Bahçeli, Dağlık Karabağ'ın Hocalı kasabasının tam 28 yıldır Türklüğün vicdanında bir sızı, milli yüreklerde bir sancı olduğunu ifade etti.

 

Hukuken Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ'ın, 28 yıldır Ermenistan işgalinde olduğuna işaret eden Bahçeli, "1992'nin 25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gecesi, Ermeni çeteleri ve 366. Rus Motorize Alayı'nın Hocalı'da gerçekleştirdiği katliam geçtiğimiz yüzyılın en vahim olaylarındandır. Büyük şairimiz merhum Şehriyar, 'Kurt kurtla dolaşır, itler itle.' derken haksız mıdır, yalan mıdır, asılsız mıdır? Elbette kurt kurtla, it de itle gezip tozacak, emel ve hedef birlikteliği yapacaklardır." dedi.

 

Bahçeli, Hocalı'da resmi verilere göre 106'sı kadın, 63'ü çocuk, 70'i yaşlı olmak üzere 613 soydaşın şehit edildiğini, 76'sı çocuk 487 soydaşın ağır yaralandığını anımsatarak 1275 soydaşın esir alındığını, bunların 150'sinin kayıp olduğunu söyledi.

 

Sovyetler Birliği çöktükten sonra "Büyük Ermenistan" hayaline kapılan Levon Ter-Petrosyan'ın, Türk düşmanlığını geçim kapısı haline getirdiğini vurgulayan Bahçeli, "Dağlık Karabağ'ın istilası dünyanın gözü önünde vuku bulmuştur. Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal eden Ermenistan Türk yurdundan halen çekilmemiş, buna hiçbir zaman da yanaşmamıştır." diye konuştu.

 

"Hocalı'da soykırım yapıldı"

 

Hocalı'da, uluslararası hukuka göre soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, saldırı suçu ve barışa karşı suçların alenen işlendiğini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:

 

"Hocalı'da soykırım yapılmıştır. Bu soykırımın sorumlularına henüz cezai yaptırım uygulanmamış, Hocalı Katliamı uluslararası ortamda soykırım olarak tanınmamıştır. Elbette Hocalı Katliamı, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Savaş Suçları Mahkemesi, İnsan Hakları Mahkemesi gibi hukuk zeminlerinde tescil edilmeli, suçlular hakkında gereken ne varsa yapılmalıdır. Sözde Ermeni soykırımıyla avunan, bunu Türkiye'ye karşı siyasi ve diplomatik tehdit aracına dönüştüren ülkelerin adalete biraz olsun saygıları varsa insan haklarına az da olsa bağlılıkları bulunuyorsa Hocalı'da akan kanın hesabını insanlık kasaplarından sormaları tarihi bir mecburiyettir. Hocalı Türk'tür, Dağlık Karabağ Türk'tür, Azerbaycan Türk'tür, her türlü mütecaviz ve mütehakkim teşebbüs ihanettir, rezalettir, Türklüğün vicdanında yok hükmündedir. Dağlık Karabağ'ın her karışında Türk'ün hatırası, çıkmayacak ayak izleri vardır. Ermeniler ve destekçileri bu tarihi gerçekleri silahla, zor kullanarak, kan dökerek asla değiştiremeyeceklerdir. Yanlış hesap, günü geldiğinde Türk milletinin kudretinden dönecektir."

 

Bahçeli, Türkiye'nin olağanüstü bir süreçten geçtiğini, İdlib'in fokur fokur kaynayan, kaynadıkça taşan kanlı bir kazana dönüştüğünü belirtti.

 

Rusya destekli rejim güçlerinin hain ve hunhar saldırılarının devam ettiğini, bu ayın başından beri İdlib'de verilen şehit sayısının 16'ya ulaştığını anlatan Bahçeli, şehitlere Allah'tan rahmet diledi.

 

"Dökülen şehit kanlarının yerde kalmayacağını biliyor ve sabırsızlıkla bekliyoruz." diyen Bahçeli, "Rusya, Soçi Mutabakatı'na vurgu yaparken taciz ve tahriklerini ısrarla sürdürmektedir. Karadan Esad güçleri, havadan Rus jetleri ölüm yağdırmaktadır. Yüksek yakıcı ve yıkıcı özelliğe sahip, patladığı yerde geniş bir alanda her canlıyı oksijensiz bırakan termobarik bombalarla belirlenmiş hedefleri vuran Rusya'dır." ifadelerini kullandı.

 

Türk askerinin İdlib'de tek taraflı, işgal amaçlı ve dayatmacı bir anlayışla değil, Astana ve Soçi ruhuna müzahir şekilde bölgede koordinasyon ve gerginliğin azaltılması hedefiyle bulunduğunu anımsatan Bahçeli, "Her ne kadar iradesi ve inandırıcılığı kalmamışsa da İdlib'de ateşkesin sağlanabilmesi, çözüm yollarının aralanması, Soçi kararlarının tatbikine bağlıdır. Aksi takdirde İdlib patlayacak, zalimler ve katiller kaçtıkları yere kadar kovalanacaktır. Bu şartlar altında Türkiye'nin geri adımı düşünülemeyecektir. Zalim Esad döktüğü kanların bedelini damla damla ödeyecektir." değerlendirmesini yaptı.

 

"Türkiye'nin İdlib'deki varlığı hakkıdır, haklıdır"

 

Bahçeli, İdlib'de ateşkesin tesisi için zulmün bitmesi, saldırıların durması, masumlara yönelik acımasızlıkların son bulması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:

 

"Rusya'nın Türkiye'ye karşı Suriye'nin arkasında durması, Suriye'yi Türkiye'ye tercihi akla ziyandır ve stratejik hesaplarla bile izah edilemeyecektir. Dahası Putin'in ikili oynaması, önde Sayın Erdoğan'a sarılırken arkada Esad'ı kucaklaması, tam bir çelişkidir. Türkiye ile Rusya stratejik ortak değildir, müttefik değildir ama iki ülke arasında siyasi, ticari, ekonomik ve diğer ilişki ağları gelişmiş ve güçlenmiştir. Ne var ki İdlib'deki sıcak çatışma ve gerilim ikliminin varlığı, domates yüklü tırlarımızın Rusya sınırında bekletilmesine neden oluyorsa, samimiyetsizlik ve güvensizlik zirve yapmış demektir. Aynı zamanda bu sorunlu tablo adil ve hakkaniyetli bir tavır sayılamayacaktır. Türkiye'nin İdlib'deki varlığı hakkıdır, haklıdır. Bu varlığımızı sorgulayanların önce işe Rusya'dan başlamaları, mazlumların katledilmesine kafa yormaları isabetli ve tutarlı bir yaklaşım olacaktır.  Esad rejimi ile Rusya'nın İdlib ile Hama bölgesinde Ocak ayından bugüne kadar 369 sivilin ölümüne neden olmaları hangi vicdana sığacaktır? Ülkemizin sınırında büyük bir sığınmacı yığılması varken, Rusya'nın bunu inkar etmesi hangi akla hizmettir? Şunu herkes bilmelidir ki bizim haklarımıza, egemenlik ilkelerimize, güvenlik ve bekamıza saldıran ve kumpas kuran hangi güç veya ülke olursa olsun karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır. Biz kuzu olup baş eğmeyiz, bozkurt olur zalimleri tepeleriz."

 

Devlet Bahçeli, "aklı evvelin tekinin, MHP'nin duruşunu yargıladığını, zaman zaman vatanseverlikten kopup ABD yörüngesine girdiğini söylediğini" aktararak, "Bunu söyleyen şahıs daha düne kadar İmralı canisiyle sarmaş dolaştı, birbirlerinden gül alıp veriyorlar, dostluk pozuna giriyorlardı. MHP'nin yörüngesini tayin mercii, orak çekiç sevdasıyla yıllarını israf etmiş çevrelerin haddi ve harcı değildir." dedi.

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.