AGSYD'den 'Çalışan Gazeteciler Günü' mesajı

AGSYD’nin açıklamasında şu görüşlere yer verildi: 

“10 Ocak 1961 yılında çıkarılan 212 sayılı basın yasası ile gazetecilere çok kıymetli özlük haklar tanındı ve bu nedenle de 10 Ocak tarihleri Çalışan Gazeteciler Günü olarak ilan edildi. Hatta başlangıçta bu tarihlere, ‘Gazeteciler Bayramı’ denilen dönemler dahi oldu. 

Ne var ki ilerleyen süreçte kazanılan hakların neredeyse tamamı adeta buhar olup uçtu.
O nedenledir ki artık 10 Ocak’lar, gazeteciler ve meslek kuruluşları tarafından bayram ya da seyran olarak kutlanmıyor. Tam tersine, meslekteki olumsuz gelişmeler nedeniyle ‘Dayanışma Günü’ olarak anılıyor. 
Günümüzde ise gerek çalışamayan gazetecilerin sayısının onbinleri aşması, gerekse her şeye rağmen çalışmaya devam edebilen basın emekçilerinin açlık ve yoksulluk sınırlarının gerisinde bırakılması, durumun gerçekten çok vahim ve bir o kadar da hazin bir noktaya geldiğini ortaya koyuyor. 
AGSYD olarak, yıpranma paylarının eski haline kavuşturulması ve iş güvencesinin sağlanması başta olmak üzere; diğer tüm özlük hakların bütünüyle yeniden kazanılması ve basın özgürlüğünün evrensel kriterler ışığında yeniden tesis edilmesi için güç birliğinin zaman geçmeden yapılması gerektiğine inanmaktayız.

BASINDA YÜZ YILIN SAHİPSİZLİĞİ YAŞANIYOR!..

Bizler, Anadolu’nun gerçek temsilcisi medya emekçileri olarak, elimizi taşın altına koymaya her zaman hazır olduğumuzu özellikle vurgulamak istiyoruz. Aynı zamanda, tüm meslek kuruluşlarının da artık mutlaka güçlü bir dayanışma içine girmeleri gerektiğini yüksek sesle dile getiriyoruz.
Şu gerçeği görüyoruz ki; özellikle yazılı basında yaşanan ve çok sayıda gazetenin kapanması, yüzlerce gazetecinin de işsiz kalmasıyla sonuçlanan trajik gelişmeler, meslektaşlarımızda çok büyük travmalar yaratıyor. 
Neredeyse yüz yılın sahipsizliğini yaşayan gerçek gazeteciler, son yıllarda da teknolojik değişime kurban edilme tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyorlar. 
Aslında gazeteciler, sağlıklı demokrasilerde, korunup kollanması gereken bir kamu görevidir. Zaten o nedenle de öncelikle iş güvenceleri tesis edilmesi gereken çalışanların başında gazeteciler geliyor.
Çünkü bir ülkede halkın haber alma hakkının ve demokrasilerdeki özgürlük anlayışının en büyük güvencesi öncelikli olarak gazetecilik mesleğidir. 

GÜÇ BİRLİĞİ ŞART OLDU…

Ancak ne yazık ki, gazetecilik, ülkemizde en zor yapılabilen görevlerden biri haline gelmiştir. 
Çok güç koşullarda yaşam mücadelelerini sürdürme çabasında olan meslektaşlarımız, bugün aynı işe ne kadar daha devam edip edemeyeceklerini dahi bilmiyorlar. 
Böylesine güç şartlarda çalışan meslektaşlarımızın sorunlarının kolay çözülemeyeceğinin de bilincindeyiz. Ancak meslekte en azından asgari müştereklerde ortak hareket edilip, güç birliği yapılırsa, problemlerin büyük ölçüde çözülebileceğine inanıyoruz. 
Meslektaşlarımızın çoğuna maalesef asgari ücret bile çok görülmeye başlandı. 
Daha kötüsü ise onbinlercesi çalışma olanağı bile bulamıyor. 
Hal bu ki gazetecilik, halkın gerçeklere öğrenebilmesi için yapılması gereken anlamlı bir kamu görevidir ve medyada mutlaka mümkün olan en ideal çalışma şartları sağlanmalıdır.
Gazeteciliğin önemi, sadece 10  Ocak gibi anlamını yitirmiş günlerde değil; işte bütün bu acı gerçekler nedeniyle aslında her gün dile getirilmelidir. Kamuoyuna saygılarımızla.”